Aşk

Suskunların altında yatan kızgınlıklar misalidir Aşk

Bir bakarsın o zamana kadar hiç hissetmediğin kadar canın yanmış

Güneş doğmadan önce şafağın en karanlık olduğu andır Aşk

Bir anda tutulursun, ruhun kaygan, sıcak bir maddeye değmişçesine

Hani kurtulma ihtimalin varken de, bırakırsın; çünkü Aşk güzeldir sanırsın.

Oysaki ne destanlar yazılmıştır, acılı acısız

Kimler kavuşmamıştır bilirsin, kendinin de kavuşamayacağını hesaba katarak

Böylece memnun olursun sayısız yerlerinden Aşk’ın.

“Hayat eşittir Aşkın Payitahtı” olmuştur senin için

Ne ötesinde biri vardır yani geçmişinde

O korkunç sayhalarını dizginleyebilecek

Ne de berisinde biri vardır yani geleceğinde

Çünkü müphemliklerle dolu bir hayattır Aşk

Sevginin sınırları olmaz sanırsın

Aşk dediğin sınırsızdır; yusyuvarlak dünya gibi, uzay gibi…

Yanılırsın çok, üzülürsün hatta gökte hep bir şeyler vardır onu sana hatırlatan

Aşkın bir sınırı vardır, sırat köprüsü kadar

Sınırı aştıkça erir bir mum gibi ruhun

Sınırda kaldıkça içten içe kaynayan bir volkanik dağ olur ruhun

Her ihtimalde sen zararlı çıkarsın, aşık olduğun için

Anlamazsın hiçbir zaman

Aşkın vuslat ve hasretten ibaret olduğunu

Anladığındaysa, “insan aşık olunca bu yüzden acı çekermiş” dersin

İşin kötü tarafı hep vardır

İyilikte kötülük, kötülükte iyilik hep vardır.

Hayat dediğin “Aşk” budur çünkü.

İşin kötü tarafıysa, sen aşık olunca kimse aşk nedir bilmez!

Bin parçaya ayrılmış bir gönül, sevdiğinin tılsımına tutulmuş bir ruhtan

Anlamazlar, anlamamayı tercih ederler, çünkü bilirler

Aşk anlaşılmazdır.

Bir insandır Aşk

Her insanın insanı farklıdır yani aşkı

Bunun için aşkı farklı yaşar herkes, daha anlaşılmaz oluruz böylece

Bir insan olarak anlaşılmamamız ve aşkın anlaşılmazlığı

Toprağın altında yatan tohum misalidir

Büyüyünce kasırgalara göğüs gerecek yüz yaşında bir ağaç olacak

Yahut da daha fidanken boynunu bükmesine,

dallarını kırmasına izin verecek rüzgarın

Aşk, ipi elinizde olmayan bir at arabasıdır

Nereye kadar giderse Aşk olur, Hayat olur.