Bir Hastalık İnternet

İnternet artık her eve giren bir dünya ağı. Dolayısıyla faydasının yanında zararlarının da ne derece mühim olduğunu fark edebiliyoruz. “Çağımız teknoloji çağı” diyenlere, “teknolojiniz batsın” diye haykırabilmeyi ne çok istediğim dakikalar oluyor. Amenna, işimizi görüyor teknoloji, lakin işimizi görmekle kalmayıp, hakkını almak istermiş gibi zararlarını da faydalarının içine saçıyor ve biz fark etmeden zararlarını, faydalarına oranla daha çok kullanıyoruz. Önceleri “bağımlı” kelimesinin uyuşturucu içenler için kullanıldığını düşünüyordum. Fakat yeniçağımızda, uyuşturucudan da beter bir hastalık başlamış. “İnternet bağımlısı”

“Bağımlı” kelimesinin nezdimde, ne derece kötü anlamlara geldiğini tahmin edebilirsiniz, rahatlıkla. Ve yine bu “bağımlı” kelimesinin, başka bir kelimeyle yan yana geldiğinde beni bu denli ürkütecek bir hastalığın ortaya çıkacağını aklımdan bile geçirememiştim. Olabiliyormuş demek ki,” korkmak lazım şu teknolojiden diyorlar yani”

“Bizim dev şirketlerimizin ürünü olan teknoloji sizden büyüktür, işinizi gören odur. Ya katlanacaksınız onun kötülüğüne, ya da kullanmayacaksınız” diyorlar sanki…

Başta parayı bulan “Lidyalılara “ kızardım. “Mevla’m görüyorsun işte, o devlet ne yaptı bak, tüm bunların sorumlusu onlar” diyerek izi bile kalmamış bu devlete içimden bazen beddualar ettiğim de oluyordu. Lakin takas etmenin de hileli bir yol olabileceğinin ayırtına vardığımda ve bu yeniçağımızda böyle bir illetle karşılaşınca, Lidyalıları suçlamanın çok vahim bir hata olduğunu anladım.” Mevla’m affet beni, yanılmışım. Ben nereden bilebilirdim ki, insanoğlunun kendi sonunu kendi elleriyle hazırlayacağını!”

Sadece hastalıklarla bize zarar verse iyi, aile içi şiddetli geçimsizliklerin nedeninin temelinde yatan da bu bağımlılıktır.

Çocuklarının ellerine vermişler teknolojiyi, beyinleri dâhil olmak üzere her bir uzuvlarını ölüme sürüklemişler, sonra da yaşayan ölülerin girdikleri sınavlarda aldıkları puanın not ortalamasının neden bu kadar altında kaldığını düşünüp, en sonunda ya anne, babayı suçluyor “senin oğlun işte sana çekmiş” ya da baba, anneyi suçluyor “senin kızın işte sana çekmiş” diyerek hastalıktan da beter geçimsizlik meretine sirayet edebiliyorlar.

Normalde gelecekte istediği mesleği yapabilecek kapasitede olan bir çocuk, sanal âlemin meşrulaştırılmış her türlü palavralarına, yalanlarına kanıp önce on parmağını sonra canını kurban etmeye hazır hale geliyor, internet için… Neden? Sırf oradaki arkadaşlarıyla konuşabilsin diye. Neden? Sırf oradaki oyunları oynayabilsin diye… Sanki gerçeklerle daha çok vakit geçirseler öleceklermiş gibi; ellerinden, dillerinden düşürmüyorlar, şu yeni teknoloji çağının ilk ve tek ürünü saydığım “interneti”… Bu bağımlılığın da bir çaresi yok ki, doktorlar ilaç yazabilsin. İnsanoğlu kendi sonunu kendi elleriyle hazırlıyor, Mevla’ya bir şey bırakmadan… Sorsanız, size kıyametin tarihini de verebilirler üç- beş yıl sonra…