Yıldızlardan Sürgün Yemek

Yine memleket gelir burnundan

İnsani şeyler ayıplanmaz hemşerim

Sümüklü çocuk kazağının kolunu kullanırdı


Sen o eğri gözlerinle hırpalamasaydın

İnekler kokusunu nakşede ede geçerdi yollardan

Adı bilinmeyen çiçekler türerdi


Bu köyün gecesinde

Yıldızlar dileklerden sonra kayar

Düşlemediklerini yaşarsan da ses etme

Bu takdir

Acısını çekmeye değer


Azıcık su

Binlerce kaya parçasını dolaşır da

Sözlerini bastırır şırıltısıyla

Kendini duymak çirkin bir gürültü gibi geliyorsa

Dinle gitsin bir türkü gibi bu nağmeyi


Ayazı kırar geçer de

Sobada yanan ateşi harlamak gelir içinden

Saçıma beyazlar

Belki burada düşer dersin

Burada bir cam kenarında

Kimsesizliği mutlulukla yaşarım zannedersin


Bu köyün en sisli gecesinde

Gökyüzüne karşı ulurken

Uçurum kenarından vadilere

Bir kurt gibi

Yıldızlar tarafından sürgün yersin