Palyaçonun Aynası

Neden içine akıyor  gözyaşların,
Ceplerinden düşürdüğün umutlarına mı bu derin yeis?
Sen , uçurtması  tellere takılmış; ağlayan çocuğun hüznünü anımsayan yabancı...
Gözlerinden dökülen o gri küller pardesünün renginden ayrılmıyor.
Boşluğunda kayboluyorsun kaldırımda ki taşların.
Açsın ve miden kazınıyor.
Sorduklarıma cevap verecek mecalin yok.,
Aklın karışık,
Valizin ve kaderin gibi.

Bir gün doğumun ; nemli , üşüten , hüzünlü sabahında gitmen gerekli bir başka şehrin hüzünlü panayırına .
Sen palyaçosun güldürmelisin insanları. İşini iyi yapıyorsun besbelli ama neden senin yüzün gülmüyor. Gülemiyorsun çünkü gözlerinin penceresinden görünen semalarının rengi bile gri ve siyah. Ayakların paytak, ruhun karamsar ve ıslak. Tıpkı bir köpek yavrusu gibi çaresizsin.

Anlatma aynada  kendine kendini . Yok ,yok  anlat...

Kimse bilmez boyasız halimi .
Sahneye çıkar ve oynarım sadece kendimi. Maskaralıklar yaparım , aslında ben cidden sakarım .Hayatta da seker ,düşer ve her kaybedişte gülümseyen yanıma ağlarım. Kimim kimsem yok. Sevenlerim  sahnede çok. Hiç gülemeyenlere doktorlar beni tavsiye  eder. Bense ayna da gördükçe kendi halime acırım. Hatırım kalır yanarım.

Boyaları çıkardığımda lanetli suratımdan ,gülleri kurumuş bahçıvanın hali gibidir o anım.. Bir yerlerde rastlayan gençler beni bana tavsiye ederler.

- Babalık sen panayırdaki palyaçoyu hiçmi görmedin?

Gördüm görmesine hatta onsuz yemek bile yemem diyemem.Hiç bilmezler ki o gösterilerin bir anını hayatımda kaçırmadım. Aynaya baktığımda kendim olduğunu bilecek kadar yakından tanırım. Anlamazlar beni , ben o güldüren adamım. O palyaço benim , ben. O benim diğer yarım bir tarafım.

Birinin diyetini ötekine ödettiğim ruhlarım var benim. Biri yaşadığını bildiğim kendim , diğeri aynada gördüğüm komik yarım o benim...