Aşk-ı Bahar

                                                                                                        Aşk-ı Bahar

Bembeyaz karın üstünden yansıyordu güneş ışınları aralık kalmış ahşap pencerenin arasından kızıl rengiyle odamın duvarlarına. Bense hala tekli koltuğuma oturmuş karşı duvarda asılı duran tozlu tabloda ki resmimize bakıyordum. Düşünüyordum sadece düşünüyordum. Acaba kapı çalarda bu kış gününde Bahar’ım çıkıp gelir miydi diye. Aralık kalmış camdan esen soğuk rüzgârla kendime geldim birden.

Gelir miydi peki Bahar’ım. Ölüm ayırabilir miydi sevenleri. İçimdeki bahar esintisini soğuk kış esintisi almıştı şimdi. Bahar’ım gitmişti benim. Karanlıktan korkardı benim Bahar’ım, korkuyor mudur yapayalnız orda, üşüyor mudur acaba? Ne de güzeldin bembeyaz gelinlikler içinde, şimdi şimdi ise tek parça beyaz kefen. Yakışmıyor Bahar’ıma kefen.

Peki ya şimdi ne olacak? Yapayalnız bir başıma ne yaparım ki ben? Bir daha bahar gelmez güneş doğmaz bana. Ölümü kabullenmek kolay da Bahar’ın yokluğunu kabullenmek o kadar kolay değil işte.