Önyargı!

Önyargı kelimesi, bir paragraf başı olduğunda bile cümleye yakışmasa da insanların en sık hissettiği duygulardan bir tanesi aslında. Yargılarımızın önünü bomboş bırakmalıyız. Önümüz açık olsun istiyorsak eğer önyargılı olmamalıyız. Önyargı diyince aklıma görünüşü mükemmel organik olmayan domatesler geliyor. Çünkü önyargı görünüşe yanılıp, görünmeyeni geç anlamak, hatta bazen anlayamamaktır. Önyargı haksızlık, belk ide kaçan fırsatlardır. Bir insan uzun sakalllı olabilir, kişiliğinde ani çıkışlar olabilir.Belki çok alaksız bir pantolonu alakasız bir tişörtlede giymiş olabilir. Ya da bir kadın saçlarını kazıtabilir ve bu örnekler çoğalabilir. Peki bu saydığım örneklerin tek bir tanesi bile senin ona karakteri dışında bakmana sebep midir? Önce tanı, sonra eleştir. Belki de hayat bütün insanları tanıyacağın kadar uzun değil. Haklısın. Öyleyse herkese önyargılı olmayacak kadar karanlıkta olmasın hayatın.

Gerçi bir önyargı atom parçalamaktan bile zor denilmişken; insanlara önyargısız ol demek de zor.

İçi fevkalede bir evin gecekondu görünümüne kanmakta bir ön yargı. İçi örümcekli ve yıkık bir evin rengarenk ve alımlı görünümüne aldanmakta. En mantıklısı evin içine bakıp almak öyle değil mi? Öyle ise bir insanında ruhuna girin dışında göremediğiniz her şey belkide içinde saklıdır. Görünüş sadece size gösterilendir ama ön yargılarınız belkide gözükmek istenenden farklıdır.

Önyargı, yargısız infazdır. Hayatını, yaşadıklarını, psikolojisini ve şartlarını bilmediğiniz insanları; anlık heycanlarıyla, anlık hatalarıyla ve kendine has görünüşleriyle kısıtlamayın. Önünüze yargı koyuyorsanız eğer tanımadan, bu koyduğunuz yargı yüzünden de yargılanacağınızı unutmayın.