Söylesenize Neydi Kadın?

Bu dünyanın ev sahibidir kadın. Hem evdir hem sahiptir kadın. Bir eve bir yuvaya sahip çıkandır. Çoğu zaman duygularına duyduklarına... Yıkılsa da yıkmayandır kadın, bütün depremi içinde yaşayan yaşadığını yaşatmayandır. Her acıya merhem, eşine sadık olan. Acıyı gözyaşında biriktiren ama gözündeki yaşa mendil olandır kadın.

Kadın o kadar yücedir ki ne olursa olsun düştüğü yerden kalkar. Kalktığı yere de düşürmez sevdiklerini. Dünyadır kadın. yuvadır, candır. Canı veren Allahtan Allah’ın verdiği canı devam ettirendir.

Doğduğu günden beri aslında geleceğin annesidir kadın. Cennetin ayaklarının altında olması kendinden bir birey oluşturduğu anda başlar. Bu ayağının altındaki cenneti çocuğuna verir, eşine verir, çevresine cennet olur kadın. Ne acılar çeker aslında kadın; ama hiçbir zaman bunu kullanmaz. Sırf insan olduğu için değerliyken; aslında kadın olduğu için özel, anne olduğu için de kutsaldır. Her kadın güzel, her anne özeldir. Başlı başına bir sorumluluktur. Bir evin her şeyidir o, evdeki bütün sorumluluğu kendinde toplar ve her başarıda onun imzası vardır.

Yüreğinde çok acı biriktirir kadın. Makyajıyla kapatamadığı acıları, oğlunun öpüşü ve eşinin sarılmasıyla kapatır. Çabuk kırılır bir kadın; ama zor yıkılır. Zor sever, kolay vazgeçer. Vazgeçtiği olmayın bir kadının; çünkü dünyanızı kaybedersiniz. Bu dünyanın sahibidir kadın; eğer onu kaybederseniz kendinizi kimsesiz, kimliksiz bulursunuz sokaklarda. Ve çıktıysanız o evden, anahtarı bulamazsınız halının altında.

"Yeryüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir. “demiş Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk. Sanırım Önderimiz önder olmuş kadının yüceliğine, fark etmiş kadındaki cevheri. Şemsi Tebrizi de: “Kadın bilmeyene nefs, bilene nefestir.” diye açıklamış. Ne kadar da güzel açıklamış bir kadına nasıl bakılması gerektiğini. Kadın bir sanattır. Bir kadına bakmak bir dünyaya bakmaktır, kadına bakmak bir bakış açısıdır. Ve kadına nasıl bakarsan öyle yaşarsın. Çünkü her zaman yasattığının intikamını alır, yasadıklarını gözler önüne serer kadın. Unuttu sanırsın; ama asla unutmaz. Hep atar içine birilerini. O birisi olduysanız kadının hayatında, o bulunduğunuz yeri hep korumayı amaç edinin şu hayatta.

Kadınları en çok kırılan yerlerinden sevin. “Bana kadın olduğum yerden dokunma artık, insan olduğum yeri bul.” sözüyle kadına bakmanın gerektirdiği göz ne kadar da güzel anlatılmış aslında. Tıpkı güzele güzel bakmak, kadına insan gibi bakmanın gerektiğini belirtir gibi. Soruyorum şimdi: Kadına dokunurken elleriniz pamuk olması gerekirken neden bu kadar demir oluyor? Neden en sinirli halinizle yaklaşıyorsunuz? Niçin koparmak istiyorsunuz dalına dört mevsim tutunmaya çalışan çiçekleri? Ya da neden bu çiçekleri solduruyorsunuz? İnsan için nefesken kadın, neden kendinizi intihara sürüklüyorsunuz? Kadınsız nasıl yaşanır biliyor musunuz? Peki, yaşanılmayacaksa neden bunu göze alıyorsunuz? Ne olursa olsun hiçbir çiçeği koparacak kadar canileşmeyin. Onları yükselttikçe yükseleceksiniz. Unutmayın bir kadını güzel sevmek ve sevememek sizin elinizde. Güzel sevene cennet, sevemeyene de cehennem olabilir bir kadın. Özdemir Asaf’ın deyimiyle;Kadını sevecektiniz, Aldınız, ver bırakmadınız…Sevi’ye yer bırakmadınız…Ona ben değil sen diyecektiniz.