Tükenişimin Günlüğü

Daha da tükeniyorum , oysa dipten çıkış biletim olması gereken  her şey beni bilinmezliğimin karanlık ve kasvetli çıkmazlarına daha da sürüklüyor. Ölüm bu gizli tutsaklığımın , kurtuluşumu , yoksa başka bir tutsaklığa açılan bir kapı mıydı bilmiyordum.Bildiğim ve bilmekten rahatsızlık duyduğum tek şey HİÇLİĞİMDİ.Bu sizin tahmin ettiğiniz sonsuz doluluk göstergesi olan hiçliklerden  değildi. Bu , yolun başı olan bi hiçlikti.

Yüreğime çöreklenen acıların ağırlığını taşıyamazken , şimdi kafamın içindeki o boşluğun beni çökertmeye çalışışını seyrediyorum...

Sahi kaç rengi vardı bitmişliğin....

Birileri duygularımı sanki alıyor  ve yerine koca bir boşluk bırakıyordu Şayet bu boşuklar ağırlık yapmasaydı , pek şikayetçi olacağım söylenemezdi.

Gün geçtikçe kendimden biraz daha vazgeçiyor , biraz daha kapılıyordum  , hiçliğimin rüzgarlarına...

Vazgeçmekten mi korkuyordum , yoksa vazgeçişimin acizliğimden olduğunu kabullenmekten mi . bilmiyordum.....

Ne kadar çok şey bilmiyordum.Oysa hayatın özü bilmek değil miydi ?

Özüm hiçliğime karışmış ve çıkmazlarım artık alışkanlıklarıma dönüşmüş  , zorundalık saydığım hayatı , mecburiyetlerim doğrultusunda , yaşamaya çalışmaktan ibaretti her şey.

Sahi yeniden uyanabılecek yahut umut edebilecek miydim bilmiyordum ... git gide çoğalan soruların içinde cevapsız kalmak güçsüzleştiriyordu bedenımı ....

Duygularım paslanıyordu ve zaman aleyhime işliyordu . Bana iyi gelen ne varsa hepsinden teker teker uzaklaşıyor  , onlardan vazgeçtiğimi sanırken kendimden vazgeçişimi seyrediiyordum....Kendime onca ezıyeti edebilirdim ama girdabıma sevdiklerimi cekmeyecek kadar çok sevmiştim...

KENDİMİ ÖZLEYECEĞİM VE SEVDİĞİM O GÜZEL İNSANLARI...