Kendime Sarılır Donarım

Bilirim ki güzel olarak anımsadığım ne varsa,

Ardından beni süründüren bir yaşantının izleri belirir.

Kendime baktığım o tozlu aynada,

Alnımın tam ortasında bir iz kendini ele verir.

...

Geçmiş baltasıyla çatırdatmaktadır,

O çam kokulu kozalakları.

Bana ise olgunlaşmamış olanları,

Rüzgara silkeletmek düşer.

Sonra dikenim bile toprağındır,

Ben sadece

Kendime sarılır donarım.

...

Çocukluğumu çok hatırlamam ben,

Zihnime o yıllar davetsiz misafir benzeri,

Bana ait olmayan yıllarmış gibi gelir.

Özlerim,

Fakat üşümekten yaralarım çatlar da kanar.

Gülerken ağlarım.

Gözümün suyu gözümü yakar.

...

Pencereye sırtını dayamış yirmi yıllık koltuğu hatırlarım.

Yağmur da kollarından ayaklarımı sarkıtıp uyukladığım.

Bir de kenarında ki şeker çiçeğini.


Yapraklarında tane tane şekerler yuvalanırdı da,

Şaşardım.

Tabi çocuktum,

Bir de tadardım.


Sonra...

O çiçek kurudu.

Ben de çayımı şekersiz bıraktım.

...

Bana ait olduğunu sandığım şeylere 

Hep böyle dövünür, ağlarım.

Kendime sarılır donarım.