Umut Kumbaram

İçimde bir hüzün, hüznümde sen, karanlıklar içindeyken varamayacağım aydınlık yine sen. Göz yaşlarım yüzüme tutunurken, ben tutunamamışım sana. Belki de bu yüzden eksik kalmışım eksilmişim çokça. Bugün bütün hüzünleri ayrı bi fazla yaşıyorum gittiğin gibi değil de sevdiğim gibi kalsaydın hafızamda. Savrulan her yaprak gibi yere düştüm sonunda. 

Kaldığım yerdeyim ama bıraktığın gibi değilim. Özlettiğin kadardı sevgim özlediğin kadar degil. Bir insan ne kadar çabuk başkasına giderse o kadar çabuk gelir bıraktığı limana sanırdım hep. Belki de o zamanlarda sandığım şeylerin gercek olmadigini öğrenmiştim. Bir de gerçeklerden vurulmuştum. Vuran yer vurduguyla kâr da bende vuruldugumla zarardayim belki de.

Ziyanin ziyadesini yaşarken, bin tesellinin birini secemiyorum mutluluğum için. Biriken "umut kumbaramın" içindeki umutcuklardan kendime en uygun olanını seçip yola çıktım. Engelleri engebeleri sen birakmamişsin beraberken biz bırakmışız. Kim bilebilir ki beraberkenki bir tebessüm bile ayrıldıktan sonra bir engebe olabilir. Zaten kim bir gün ayrılacağını bilerek elini tutuyor ki karsisindakinin. 

Bir gün mutsuz oluruz ihtimalini hiç düşünmeden devam etmişiz. Hayat da zaten boyle degil mi? Bir gün ölümün oldugunu bilerek yaşamak. Ben de bir gün aglayacagimi bilerek gülmeye bakıyorum simdilerde. Tebessumlerimi hayatin en masum acılarında. Kahakalarımı ise en vurgun acılara saklıyorum. Belki de yapmamız gereken baştan beri buymuş. Neyse ki sonuna gelmeden umutlarımın başı için bir şeyler yapmışım diyorum. Ve sonu olan her sonsuz için güzel umutlar diliyorum ...