Sıra Sende...

Kazdığım yerde sadece bir kutu ve içinde eski bir kasetle kirden gözükmeyen fotoğraflar bulunmaktaydı. İyi ama bunların benimle ne alakası olabilir? diye düşünürken telefonum tekrar çaldı.

-Sürprizi pek beğenmemiş gibi görünüyorsun ama o sürpriz sana bütün gerçekleri gösterecek.

-Bunlar bana nasıl gerçeği gösterecek?

-Zamanı geldiğinde öğreneceksin sabret ama bu kaset ve fotoğraflardan kimsenin haberi olmayacak. 

Telefon kapandıktan sonra kaset ve fotoğraflarla tekrar eve döndüm. Kasette neler var acaba? Bunları öğrenmek için önce bir kaset çalar bulmalıydım. Ailem hep eski eşyalarını çatı katında saklardı. Hemen kaset çaları aramaya başladım. Çok vakit geçmeden kaset çaları buldum salona gidip dinleyecektim fakat kapı çaldı ve gelen kişi Candaş'tı, korkmuş gibi duruyordu. İçeriye davet ettim.

-Evde çok tuhaf şeyler oluyor artık korkmaya başladım. ''SEN DE ÖLECEKSİN'' diye notlar buluyorum. Ne istiyorlar benden bilmiyorum kimseye hiçbir şey yapmadım. Tek güvendiğim kişi sensin Acar.

Biraz sakinleştikten sonra kaset çaları görünce. 

-Kaset çaları ne yapacaksın?

Tam olayları anlatacakken telefonuma bir mesaj geldi. Mesajda ''Anlatırsan gerçekleri öğrenemezsin'' yazıyordu. Candaş bir cevap bekliyordu ama anlatamazdım. Mecburen küçük bir yalan söylemek zorundaydım.

-Çatı katındaki eşyaları düzenlerken bunu buldum. Ailemden kalan ve anısı çok olan bir antikadır kendisi.

Biraz da olsa korkusu geçmiş olmalı ki gülüyordu. Ama ben de gitgide merak ediyordum bu kasetin içinde neler yazıyordu?

-Dışarı çıkıp biraz hava atmaya ihtiyacım var ama tek başıma korkuyorum, benimle gelir misin?

Hayır desem vicdan azabı çekeceğimi çok iyi biliyordum ama evet dersem de kasetin içindekileri daha çok merak edecektim. Eve geldiğimde kaseti dinlerim diyerek evet dedim. Yürürken içim ürperiyordu sanki kötü bir şeyler olacak gibiydi derken telefonuma aynı kişiden mesaj gelmişti. Kim bu? Niye bana yardım ediyor? ''Eğer eve geri dönmezsen başın belaya girecek'' yazıyordu. Hemen Candaş'a dönüp

-Saat biraz geç oldu eve dönelim.

-Tamam gidelim.

Candaş'ın yüzü bir anda düşmüştü. Kötü bir şey söylemedim niye öyle oldu anlamadım. Candaş'ı eve bıraktıktan sonra koşar adımlar ile eve doğru yürüyordum bir an önce kaseti dinlemeliyim yoksa bu kafamdaki sorularla çıldıracaktım. Eve gelince kaset çalara kaseti koyunca dinlemeye başladım.

Kaset dinledim fakat ses çok net çıkmıyordu. Sadece kasette ''Ayza'' isminde birinden bahsediyordu. Kim bu Ayza? diye düşünürken fotoğraflara gözüm çarpmıştı. O fotoğrafta neler var acaba? Fotoğraflardaki tozu sildikten sonra incelemeye başladım. Bütün fotoğraflarda birinin yüzü gözükmüyordu. Fotoğrafların arkasında yıl 1896 yazıyordu ve altında kısa bir not, ''Sıra sende Acar''. Nasıl olur? Adımı nerden biliyorlar tuhaf olan şey ise 1896 ile not aynı kalem ve aynı kişiyle yazılmıştı. Telefonum çaldı gizemli kişi arıyordu.

-Bunlar daha başlangıç, kendine dikkat et yoksa ÖLÜRSÜN!!

Ne demek oluyor bu? Kim ve neden beni öldürmeyi düşünsün? Ayza kim? diye düşünürken kapının zilin çaldığını duydum. Candaş yine korkup geldi diye düşünürken kapıyı açtığımda yüzünde bir maske kuru kafa dövmeleri olan tuhaf bir adam duruyordu. Konuşmadan karşıdaki arabayı gösteriyordur, oraya doğru gittiğimde araba içinde birinin olduğunu biliyorum ama yüzü gözükmüyordu. Pencereyi açmaya başladı ve elindeki mektubu uzattı. ''Çevrendeki insanlara karşı dikkatli ol yoksa sonun kasetteki insan gibi olur ve bu mektubu sakla okuma yoksa pişman olursun. Mektubu aldım ama ne yazdığını düşünüyorum. Pişman olabileceğim ne olabilir ki bu mektupta? Daha çözmem gereken bir kutu duruyordu ve onun açabilmem için anahtara ihtiyacım vardı. 

Okursam pişman olacağım bir mektup, açmam gereken bir kutu ve anahtar, kasette söz edilen Ayza'yla bana durmadan mesaj atan kişinin kim olduğunu ve en önemlisi kimin ve neden beni öldürmek istediğini merak ediyordum.