Alara Bebek

Image title

Zordu yeniden başlamak. Daha kaç defa kayaya çarpacaktı bilinmez.
"Başımı alıp gidesim var" dedi. Sanki gittiğinde bütün sıkıntılar o şehirde kalacaktı. Ayrılık ağır gelir insana. Teke düşmek sadece okeyde mutluluk verir. Anlaşılmayan konu; aslında varlığı ispatlanmamış bir kelimeydi "Aşk".
Üç harfin insan bedenine hissettikleri tuhaf ve anlamsız duygular. Mutluluk, hüzün, ayrılık, dram, heyecan… Birbiriyle zıt olan ne kadar duygu varsa hepsi bu kısacık kelime hapsolmuş gibi. Bir yola başlıyorsun, ilk adımdan sonrası muallak. Sonunu görmediğin bir yolda heyecan ile ilerliyorsun ama aslında o yol ya kısa ise? Etrafı aynalarla çevrili bir yol ise aslında bize sonsuz gibi görünen? Bilemezsin. Adım atmaya devam etmeden cennet bahçesi mi yoksa uçurum mu anlayamazsın.

Güzel kelime "balayı". Evleniyorsun ve ilk aylar mutlusun. Tabii köprüyü geçene kadar sürüyor tüm sevgi sözleri. Sonrasında alışkanlık oluyor, evlilik sıradanlık adı altında anılıyor. Boşanmamak için; evliliğe renk gelsin diye çocuk yapıyorlar. Ben söyleyim size o renk "mor"! Peki ya neden? Aslında çekip gitmeyerek acılara bir yenisini daha ekliyoruz. Çiftlerin düşüncesi; çocuk olursa ayrılmayız. Kardeşim yok öyle bir dünya, uyan artık! O adam çocuk var diye seni köle zanneder, sonra en basitinden yemeği beğenmeyince yersin afiyetle bir dayak. Oldu mu sana mor? Adam için de durum aynıdır aslında. Kadın zanneder ki kocam bensiz yapamaz, bana mecbur. Erkekler kadınlar gibi değildir. O çocuk gece uyanır; adam uykusuz kalır, deliye döner. Kadın evle çocukla uğraşırken he bir de adam garanti ya, kendine bakmaz. Hooooppp… O adamın gözü dışarı kaymaz ise bilin ki bu kıyamet alametlerinden biridir. Aldatılan bu durumda bence kadın değil adam olur. İşte, onun da karakteri lekelenir ve bu da kadının etindeki gibi mor olur.
Geç kaldım ben ayrılık konusunda. Annemin söylediği bir söz vardı hep saçma gelmişti:"Evlenmek farzsa; boşanmak sünnettir." Yediremez bir kadın ayrılığı gururuna. Hele ki bir de çocuk varsa zordur baba ocağına dönmek. Gözler hep üzerinde olur. Ama erkek için bu durum farklıdır. Kadınla dul denilirken, erkeğe bekar diyor bizim toplum. Sanki gurur sadece kadının sahip olduğu bir nitelik gibidir. Ben teke düştüm bu hayatta. Saklandım insanlardan. Aylarca kendimden geçtim. Bir kızım var ismi Alara. Benim ve eski eşimin yanlışları yüzünden cezalandırılan bir çocuk oldu. Hayata gözlerini açtığında aslında ne kadar da kötü bir yer olduğunu gördü. Anne-baba-çocuk üçlüsünü yalnızca resimlerde gördü. Göçebe yaşadı; tatillerde babasında, diğer günlerde annesinde. Yine de güçlü davrandı. Kötü alışkanlıklar, gereksiz arkadaşlıklar kurmadı. Kendi acılarımı unutup büyüttüm meleğimi. O büyüyünce anladım aslında çift olmanın onunla demek olduğunu. Ben hiç yalnız kalmamıştım aslında.Hayatla savaşmaya gücü yetmeyecek kadar aciz ben, bebeği yalnız bırakıp gidemeyecek kadar gururlu bir anne olmuştum…