Lanetli Komşu Kızı II.Bölüm

Emir Bey sanki başka biri gibiydi. Gözleri kıpkırmızı suratında tuhaf işaretler daha da artmıştı. Tuhaf davranışlarıyla insanı ürpertiyordu. Ben uzaklaşmaya çalıştıkça üzerime doğru geliyor. ''BUNU SİZ İSTEDİNİZ'' diyip elindeki bir bıçağı bana saplayacağı anda alarm çaldı ve kötü kabustan uyanmıştım. Her ne kadar kabus olsa da çok gerçekçi gibiydi. Dün olay beni çok etkilemişti. Hemen pencereden Emir Bey'in gelip gelmediğine baktım ama gelen olmamıştı. 

Hava karardığında evin önünde bir mavi araba durmuştu. Kapıdan Emir Bey ile kızı Candaş çıkmıştı hemen yanlarına gidip olayları tekrar anlattım ama hiç şaşırmamıştı. Sanki bunların olacağını biliyormuş gibiydi ama morali bozuktu. Içeriye girdiğimizde ortalığı toparladıktan sonra oturup konuşmaya başladık.

-Hemen polisi arayalım değerli eşyalarınızı alıp götürmüş olabilir.

-Gerek yok bunu yapan kişiyi biliyorum.

Bunu yapan kişiyi biliyorum derken? Düşmanı yapmıştır desem Emir Bey'in herkesle arası çok iyidir kimseye düşman olmaz kimsede ona düşman olmaz ama bunu yapan kişi kim?

Konuşmaya devam ederken bir çığlık sesi duyuldu. Candaş'ın sesiydi bir şey olmuş olabilir diyerek yanına gittik.

-Noldu kızım niye çığlık atıyorsun?

Konuşamıyordu. Sadece tek yapabildiği karşı dolabın çekmecesini göstermekti. Dolabı açtığımızda tüylerim diken diken olmuştu. Bir kadının parmağı ve bir yüzük çıkmıştı. Ne işi olabilir bu parmağın burada? Yüzüğü çıkarıp baktığımızda yüzüğün içinde "EMİR ve ESİN" yazıyordu. Bu parmak Esin Hanım'ın parmağıydı ama ne işi var bu parmağın burada? Candaş dilini yutmuş konuşamıyordu, Emir Bey ise hiçbir şekilde tepki göstermiyordu. Sanki o parmağın niye burda olduğunu biliyor gibiydi ama konuşmuyor, bizden bir şeyler saklıyor gibiydi.

Ama Esin Hanım öldüğünde o yüzük parmağındaydı nasıl olurda hem yüzük hemde parmağı burada olabilir? En önemlisi de Emir Bey bu olanlara hiçbir şekilde tepki vermiyor olmasıydı. Tuhaf işaretler, evdeki yazılar, çekmeceden çıkan Esin Hanım'ın parmağı ve yüzüğü bunlar ne anlama geliyor? 

-Bence artık gitmeniz gerekli sizi kapıya kadar geçireyim.

Apar topar birşekilde beni evden kovmuştu. Ama niye böyle bir şey yapar ki bir insan durduk yere? Saat baya ilerlemişti. Pencereden baktığımda dışarıda bardaktan boşalırcasına bir yağmur yağıyordu. Bütün evlerin ışıkları söndürülmüş herkes uyumuş bir vaziyetteydi ama Emir Bey'in odasının ışığı hala açıktı. Bu saatte niye uyumuyordu acaba? Yoksa bu olanları mı düşünüyordu? Bu Emir Bey'de bilmediğim bir gizem var hissedebiliyorum. Ama o gizem ne? Bu sorunun cevabını bulacağımdan eminim...