Kafalardaki Kutu

Karışmış bir yün yumağına benzeyen düşüncelerim dışarıda kendini bilmez birkaç kedinin oyuncağı olmaya başlamışken küçük kız bir anda yere bakıp konuşmaya başladı. Söyledikleri, her ufuk genişlemesinde olduğu gibi, dünyama sızıp beni aydınlatan ışığın artmasını sağlamıştı.”Kafalarının içinde bir kutu var. O kutunun içine bir şey sığdırabilmek, içine koyduklarıyla da anlamlı bir görüntü yakalayabilmek için, kutudan bir şeyleri de dışarı çıkarmak zorundalar. Kutuyu genişletmek yerine, aynı bağlama farklı anlamları sığdırma çabası işte.”

Hayat, insanları ve onların düşünce tarzlarını anlamlandırabilince çekilir oluyor. Yoksa bilmemenin mutluluğu, zaman zaman da şaşkınlığı seni sarmalıyor. Durumlara isim koyma merakını Sabahattin Ali'den öğrenmiştim ben. Gelecekte doktor olacak bu kıza kazanacağı paranın bu duygudan olduğunu hatırlatmıştı. Bunu da okuyunca üstünde yürüdüğüm görünmez ayak izleri görünür oldu. Bir yazarla aynı şeyin üstüne düşünmek insanoğlunun birbirine benzerliğini bir kere daha hatırlattı.