Kulak Ver Vicdanına

Yine ram  olmuş yüreğim, dünyada gurbette olduğumu hissettiğim demlerdeyim... Yaratılışı düşünüp, ene kavramını irdelediğim..

Ben ben ben ben ben... Gün içerisinde en çok  duyduğum kelime... Kim sapladı bu zehirli oku yüreklerimize, kim yakaladı benliklerimizden bizleri? Oysa Muhammedî olmanın temellerinden biri değil miydi eneden kurtulmak? Milletçe, İslamca nasıl bu hallerdeyiz? "Komşusu açken kendisi tok yatan bizden değildir" diyen Peygamber'in bananecilik oynayan ümmetiyiz... Oysa Filistin'de atılan her kurşun benim de saplanmalıydı sineme, susuz kaldı mı Afrika'da bir zenci, boğazım kurumalıydı, bir Müslüman haykırdı mı imdat diye, ya da bir insan, evet evet bir insan, koşmadı mı Allah Resulü her imdat diyene, bakmaksızın Müslüman mı gayri müslim mi diye? İşte benim de kulaklarım çınlamalıydı, koşmalıydı işte.

Olmadı olmuyor... Öyle dalmışız ki benlik girdabına, en yakınımızın sesini duyamaz haldeyiz. Ey vicdan ses ver böyle mi kazanacaksın Rıza-i İlahi'yi?! Asr-ı Saadet'te herkes feda etmedi mi canından kıymetlileri, neyi varsa vermedi mi? Gel arkadaş sen de ver en kıymetlini, eneni.. Eritelim enelerimizi...