G'öz Yaşım

Bir sonbahar edasıyla büyüdüm ben. Ben doğduğumda ilkbahar olsa da mevsim, yaprakları dökülmüş bi' hayata açtım gözlerimi. Sonbahar edasıyla büyüdüm ben. Çünkü sonbaharda yağan yağmur gibi gözyaşım vardı. Doğduğumda annem ölmüş. Belki de dünyaya geldiğimde ağlayışım bundandı. Bahaneydi ilk nefes ve ebenin o tokadı. Asıl tokatı doğduğumda atmıştı hayat. Annesizliği tarif edemezlerdi kelimelerle, yaşanmadan bilinmezdi. Ben annemi görmedim. Kokusunu bile bilmiyorum. Nasıl gülerdi , nasıl kızardı bilmem hiç. Mahallenin çocuklarından dayak yediğimde anne diye ağayamazdım diğer çocuklar gibi. Annem olsa da her gün dövseler, gözyaşlarım yanaklarımdan süzülürken anne diye ağlayabilsem, bağırabilsem... Hani derler ya ; "Annesinden dayak yediği halde anne diye ağlamaktır aşk, çocukluk" işte ben bu yüzden ne aşkı yaşayabildim ne de çocukluğumu. O yüzden her mevsim sonbahardı bana. Güldüğümü pek nadir hatırlar, ağladığımı hiç unutmam. Yedi sene sonrası da yine bi sonbahar işte... Gece, bardaktan boşanırcasına yağıyordu yağmur. Eve bi' kaç lokma ekmek sokabilmek için işe gidiyordu babam yağmura aldırış etmeden. Bir şemsiye bile yoktu. "Islanırsın baba benim şapkamı al." dedim o çocuksu masumiyetimle. Gülümseyip; "Babalar ıslanmaz oğlum." demişti. Okşayıp başımı çıkmıştı evden. Sanki bi' veda sezmiştim gülümsemesinde... Sonbahar gecesi o yağmurda bir trafik canavarı almıştı babamı benden. Babam, annemden sonra tek elimde kalan. Nasıl da gülümseyip gittin öyle veda eder gibi. "Babalar ıslanmaz oğlum." demiştin. Islanmışsın baba, kaldırıma uzanmış yüzü koyun ıslanmışsın. Kana bulanmışsın, hem de incecik beyaz gömleğin kan olmuş babam. Şapkamı alsaydın bari saçların ıslanmazdı, şemsiyen de yoktu ki.  Cebinden kaldırıma elli bin lira düşmüş, bir de evimizin anahtarı. Hani ben çok severdim o büyük demir parayı. Yoksa benim için mi bıraktın onu? Ah babam... Yediydi yaşım daha, nasıl da kalmıştım dımdızlak sahipsiz bu dünyada. Anasız, babasız nasıl yönümü bulurdum ben. Seni de toprak aldı. Herkes yağmurdan sonra toprak kokusunu severmiş. Ben sevmiyorum. Çünkü sevdiklerimi aldı benden hep. Ağladım hep... Şimdi anneme yirmi, babama on üç yıl sonra sesleniyorum; "Sonbahar bana her mevsim. Her gün aktı gözyaşım. Hayatta o kadar zorluk yaşadım ki, yaşım yirmi ama yetmiş aslında g'öz yaşım..."