Bir Yaşama Sevinci Var İçimizde

Hayatın bize sunduğu o kadar çok güzellik var ki… Her sabah uyandığımızda günümüzü aydınlatan ve bizi ısıtan altın renginde bir küre süslüyor denizi andıran uçsuz bucaksız maviyi, kuşların ahenkli dansları çarpıyor gözümüze ve mis gibi taptaze bir hava çarpıyor yüzümüze.

Bazımız kulağımızda kulaklık tadını çıkarıyoruz bu güzelliklerin, kimimiz iş yerine ya da okula giderken günlük kargaşanın arasında önemsemiyoruz ama farkındayız yaşama sebeplerimizin.

Kim bilir belki bir düş kuruyoruz kuşları izlerken, sonsuz bir istek kaplıyor içimizi. Bir tüy olmak istiyoruz kanatlarında ansızın süzülen havadan ve konan uzaklarda bir toprak parçasına. Sonra da rüzgarla oradan oraya savrulan... Ya da bir nehrin en küçük damlası olup birçok ülkeden geçmek isterdik coşarcasına. Hatta belki güneşin bir ışığı olup ısıtmak isterdik narin vücutları, üşümüş bedenleri. Belki de bir bulutun neminden kopup yağmur olup yeşertmek isterdik arpaları, tohumları...

Dünyanın ne kadar güzel olduğunu her gün görmek her an yaşamak gerek. Ormanın yeşili nasıl huzur veriyorsa, denizin mavisi o kadar huzurludur bilmemiz gerek. Dalgalar vururken ince elenmiş kumlara ayağımızın bastığı her kum tanesinin bir nimet olduğunu kavramamız gerek… Yoksa nasıl anlayacağız asıl mutluluğu.Yaşamımızı mükemmel kılan bu kurulu düzende doğanın bir parçası değil, ahengin tam ortasındayız.