Kömürlerin Efendisine

Asıl karanlık senin dünyanda. Kömür karası yüzün, kömür karası bir hayatın var oralarda. Evden çıkarken döneceğinin garantisi olmadığını bile bile gidiyorsun her gün. Saygı duyduğum ve önünde eğildiğim bir insansın. Ölümün pahasına, her gün dirhem dirhem zehirlenmek pahasına yerin binlerce metre derinine iniyorsun. Asansörler, merdivenler ayırıyor seni aydınlıktan. Kör olurcasına çalışıyorsun başında bir kaskla... Önün aydınlıkken arkan kapkaranlık, ama o aydınlığın her an bitebileceğini ve 'karanlığa gömüleceğini' biliyorsun. Arkandan tüm ülke ağlayacak bir süre, haberlere çıkacaksın belki ama unutulacak sonra, halbuki ailen paramparça olmuş bitmişler. Öyle değil mi kömürlerin efendisi? Sen canla başla çalışırken, sırf çocuklarının eşinin geçimini sağlamak adına, o kömür yataklarının sahipleri seni bir oksijen odasından bile mahrum bırakırlar. Yani o kadar kişinin katili olurlar... Tutsak kalırsın bir çukurda, yanına kimse ulaşamaz. Hayatın ucuz değil ki senin? Onların vicdansızlığı ve kendileri ucuz. Sana o kadar çok saygı duyuyorum ki... Birçok insanın benim gibi düşündüğünü de çok iyi biliyorum. Keşke böyle bir düzenimiz olmasa ve siz  her maden kazasında ölüme mahkum edilmeseniz...