Küçük Adam

Sen ki küçücük bir çocuksun… 9 ya varsın ya yoksun. Adeta gözlerine yansımış olgunluğun. Öyle bir yük var ki omzunda ben bile hayret ediyorum bu yaşımda. Bir ailenin yükü mü o? Yaşıtların okurken sıcak sınıflarda, sen bu soğukta ellerin titreye titreye, doğru düzgün yiyemediğin ekmek paranı mı kazanıyorsun küçücük çocuk? Kıyamıyorum biliyor musun? O güçlü gözlerinin kitaba değil de boş sokaklarda para kazanmak için gezindiğini görünce nasıl zoruma gidiyor… Yaşıtların oyuncaklarıyla oynarken sen sessiz sessiz topluyorsun ya çöplerdeki kartonları, kağıtları, gazeteleri…

"Ah" diyorum "keşke param olsa da seni okutabilsem." Ailen belli ki zor durumda. Ayağında paramparça bir terlik. Simsiyah ayakların,simsiyah ellerin var… Gözlerin zaten hüzün dolu bir siyaha bürünmüş; sanırsın ki güneş hiç doğmamış o gözlere, hep bir zifiri karanlık. Başını okşayasım geliyor senin küçük çocuk. Alnından öpüp, sarılıp ağlayasım geliyor.

Aslında gurur duyuyorum seninle, bu yaşta adam olmuşsun sen. 9 ya varsın ya yoksun… Üstünde ince bir kazak, kısalığı göze çarpan bir pantolon. İçin üşüyor biliyorum sen de üşüyorsun... Dişlerini sıka sıka, dudakların titreye titreye sıkıştırıyorsun her bir kağıdı o boyundan büyük karton arabasına. Birazdan hayret edeceğim bir güçle omzuna yükleyip sürükleyeceksin o arabayı biliyorum. Saat geç olmuş, sen hala dışarıdasın ekmek parası için, kim bilir ailen için, kardeşlerin için.

Kesin hiç isyan etmemişsindir benim senin adına ettiğim kadar. Aklında binlerce düşünce vardır eminim. Senin yaşındaki çocukların "Yatağıma gireyim de ısınayım" düşüncesi yerine sen "Arabaların arasına oturayım da egzozu ısıtsın beni" diye düşünüyorsundur… İnan bana nasıl isterdim aklından geçenleri bilmeyi... Ama biliyor musun senin gibi küçük adamlar olduğu sürece bu dünyada ben daha da kızacağım etrafımdaki o şımarık insalara.