alem-i hayal~4

Dağınık bi' oda hayal edin,

Böyle her yer her yerde.

Ya da boşverin

Umutsuz bir vak'a gibi yürüyün sessizce

Ya da umduğunuzu bulamadığınız insanlar,

Hiç ummadığınız bi' anda çıksın karşınıza

Ve kaybedecek hiçbir şeyiniz olmasın umudunuzdan başka

Vakit, akşam ezanından sonra...

Kakule kokusuyla kendime gelmişken ben

Ağlamaktan kan çanağına dönmüş gözleri,

Kahvesiyle masama oturuverdi birden.

"Boş mu" diye sorma nezaketini bile göstermeden

Belli ki ya aşıktı ya da aklı beş karış havadaydı.

İçinde fırtınalar kopanın karşısında beni bi' gülme aldı.

Öyle ya ikisi de her zaman aynı kapıya çıkardı.

Anlat dedim, terk etti dedi.

Neden dedim, kader dedi.

Yok artık dedim içimden

Bu kadar gözyaşı bi' insan için miydi?

Evet demeye takati yoktu ama tek söylediği,

Allah onun mutlu olmasını istememişti.

Sonra konuştukça konuştu, yarına çıkacağının garantisi varmış gibi.

Hararetinden farketmemişti, kahvesini önüme çekip benim içtiğimi.

Bu saçmalıktan nasıl kurtulacağımı düşünürken,

Rahmeti gazabından her daim üstün gelen

Yağdırmaya başlamadan semanın gözyaşlarını,

Bu sefer benim beynimde çakmıştı şimşekler.

Sen su ol, ak akabildiğin kadar,

Ama su içmeyenlere gönül koyma!

Su içmeden olur mu hiç deme

İçen içer, içmeyen içmez.

Sen ağaç ol, eğ başını, gölgelik yap

Ama gölgeyi tercih etmeyenlere kızma!

İsteyen sana sığınır, istemeyen güneşe...

Dallarını envâi çeşit meyveyle doldur

Öyle ki taşıyamasın dalların, taşsın her yanından

Ama meyvenden yemeyene sakın bi' şey deme!

İsteyen yer, istemeyen yemez.

Evet, yağmur çoktan başlamıştı bile.

Onun yanaklarını ıslatan, bi' insanaydı,

Toprağı karış karış ıslatan, tüm insanlık adınaydı