İmkansız

Biri vardı onu sevmezdim. Hatta yaptığı hareketlerden, konuşmalarından, ondan nefret bile ederdim. Konuşmaları ve hatta tipi itici geliyordu. Ona baktığımda veya onu gördüğümde istemsiz kaşlarım çatılıyordu. Sohbetimiz muhabbetimiz vardı evet ama sadece arkadaş gibi. Sonra bir gün geldi beş dakikalık bir muhabbet ettik normal arkadaş gibi konuşuyorduk. Bir ara tam nefes alacakken zorlandığımı hissettim. Baktım bayağı terlemişim, kalbimin atışını falan hissediyorum steteskopsuz kalp sesimi duyuyorum. Sonra konuşmanın hiç bitmesini istemedim bu korku, bu heyecan iyi geldi kalbime. Her şey biter ya bu konuşmada bitti.

Sonrası muamma... Aşık mı oluyorum, yoksa buda diğerleri gibi bir beğenme duygusumu bilemedim. Aşık olmak için bir şeyler eksik diyorum kendime. Sonra bakıyorum eksik olan şey ''karnında kelebekler uçuşuyor'' derler ya işte o his. Eksik mi aşık olmuşum ne . Sonra gülüşü güzel geldi bana. Bir tatlılık vardı o günden sonra üzerinde. Artık onu gördüğümde yanıma gelip sohbet etmesini, benimle konuşmasını istiyordum. Ama hiç birinde de gelmedi. Bende sadece bana karşı olmasa da uzaktan gülüşüyle yetindim. Face'den mesaj atmasını, paylaştığım bir fotoyu ya da durumu beğenmesini, bana herkes gibi bakmamasını, ya aslında beni sevmesini istedim. Hem de çok . Bir süre sonra aşık olduğumu kabullenir gibi oldum. Ama bu sadece tek taraflı olarak kalacaktı çünkü karşıdakinin imkansızlığı aşkımdan fazlaydı. Zaten o günden sonra ''birini seviyor musun?'' dediklerinde; ''evet, imkansızı seviyorum'' der oldum.

Hayatta imkansız yok diyen insanlar herhalde aşkı hesaplamamışlar ya da hesapları yanlış çıkmış...