Kendini Kaybettin

Kendini kaybetmenin hazin sonu..

Artık bir şeyler tutmaz elin, işe yaramamazlık veya olmamışlık duygusu sarar seni. Burda kalsan da gitsen de kazanacak bir şeyin yok. Sen artık yoksun, kaybetiklerin ellerinde, adımların ardında son izlerini bırakıyor. Gitmek için geç kalma, bir vasfın yok dünyada. Ölüm gibi karanlık nitekim yürüdüğün yol. Korkuyorsun sen bulunmayan bir çiçek, sonbaharı yüzlerin anımsatır.

Biliyorsun hiç bu kadar ölmemiştin, geçmişe dönebilmek için tüm nefsini önlemiştin. Yıllardır adım attığın yolda dostum dediklerini çözememişsin. Kalp kırmak marifet değil, ya da çekip gitmek haklı bir galibiyet değil. Şimdi kuytu bir köşede, geçmişin gözlerinde akıbetini bekle ve büyük gücün önünde çaresizce eğil.

Şimdi yoksun ve vücudunda gereksiz bir metanet, başka kalplerden çaldıklarına karşılık ödenecek bin kefalet, yaptıklarının bir cezası vardır elbet. Gözlerin korkulu, geri dönmek ister gibi saçma bir mana, onca kalp kırmışken nasılsa inancın mübalağa. Anılarını bir terzi gibi bir söküp, bin dikerken yararın yok kimseye artık gül değil dikenken. Bu ne korku, bu ne acziyet? Ne bekliyorsun affını mı? Suratın donuk, ellerin titriyor gözünde gördüğüm kaygı mı? Beklediğin sadece affın mı? Onun kalbini kırıp, başka kalpleri yerden yere vurman haklı mı?

Yaraların azalır, defterin kapanır, koşsan yine ona yakalayamazsın. Gerek yok artık çabalamaya eskisi gibi birini bulamazsın. Neden olman gereken yerde değilsin de buradasın? Cevabını biliyorsun ama cevap verebilecek kelime bulamazsın. Bu kaçıncı son deyişlerin, kaçıncı gidişlerin. Olman gereken yerde değilsin ki yüzüne vurulmasın.

Kendini kaybettin, biçmen gerek ektiğini çünkü yaşadıklarındır hakettiğin diyetin...