Ali Altay Sine: Kavga Etmekten Bıkmadın mı?

Topu topu üç günlük kısacık bir ömür. Bu ömrü de çıkar kavgaları ile heba ediyoruz. Bırakın herkes istediğini yapsın, özgür olsun insanlar, çıkarlar olmasın yada en güzeli insanın iki yüzlülüğünü ‘’kabak’’ gibi ortaya seren politika denen illet ortadan kalksın önce. Ağaçlar mesela; kesilmeyecek bir yere öylesine dikilsin ki ne yol geçsin ne de çıkarların ezici gücü, bu ağaçları zerre yerinden oynatamasın. Mesela insanlar bu yüzden, eylem yapmasın, kimsecikler gerilmesin, gruplaşmalar, cemaatleşmeler olmasın. Olacaksa insanın yüreği ortaya konsun, sevgi sırıtsın mesela ona bakan gülümseyen yüzlere. İnsanlar sırıtsın, delice olsun mesela her şey, sokak ortasında öpüşmek mi istiyor insan öpüşsün, dans etmek mi istiyor insan etsin ama kavga olmasın.

Kavgayı aramızdan uzak tutmalıyız

kavga etmekten bıkmadınız mıMümkünse kavgayı bir tekmeyle uzayın en derin köşesine şutlayıversek.. Yapamaz mıyız bunu, çok mu ütopik? Türkiye’de, dünyada, adını bilmediğim en geri kalmış ülkede bile şu insanın çıkarcılık yüzünden işlediği günahlar nedeniyle insanlığın yok oluşuna şahitlik eden biri olarak, kanserli bir yakınımın gözümün önünde erimesine eşdeğer tutuyorum tüm olan biten saçmalıkları. Din, dil, ırk ve tüm insanı insan yapan değerlere amansızca verilen savaşı haklı çıkaracak ne var elimizde? Neden izin vermiyoruz bir insanın istediği dili konuşmasına ya da istediği dini kendi istediği şekilde yaşayıp, ben buyum demesine?

Nankörüz: Maddiyatın kölesi olmuşuz

Biz insanlar o kadar nankör varlıklarız ki, bizlere bahşedilen şu ömrü ne yeterince anlamlı ne de insanca yaşamayı becerebiliyoruz. Varsa yoksa maddi değerlerin peşi sıra gelen çıkar kavgaları.. Bugün bu koltuğun sahibiyim, yarın da sahibi olabilmek için elimden geleni arkama koymam, beni engellemeye çalışan herkes benim düşmanım. Kimseyi de suçlayamam; kurallar belli. Biz insanlar koyduk o kuralları mesela iktidarsan mecburen koltuğunu sağlama alacaksın. Bunu yapamazsan başkası sağlama almak için uğraşacak. Arada kalan insanlar, dur diyenler... Senaryo hep aynı yalnızca oyuncular belli bir sırayla değişiyor. Ölüm meleği düzenliyor bu sırayı, işi biteni şutlayıp ne olduğunu bile bilmediğimiz bir diyara gönderiyor. Kısacası hayat bitiyor arkadaş, hayatım, hayatın, hayatımız bitiyor. Niye bu kavga, bir gün öleceksek mutlu yaşayıp mutlu bir sonla bu hayata veda etmek her insanın en doğal hakkı değil mi?