Gezi Olayları Baştan Sona Yanlıştır!

Son dönemlerde sosyal medyayı sallayan, ülkemiz basınında ve ne yazıktır ki dünya basınında yer bulan gezi olayları bana göre baştan sona yanlıştır ve hiç bir mantıklı hedefi yoktur. Şimdi bu şekilde bir giriş yaptığım için okuyucuların bir çoğu direk taşlama yapmaya başlayabilir. Hatta, standart olarak "kesin yobazdır, sen ne anlarsın, gerici" gibi yakıştırmalar ile anında beni ötekileştirme yoluna geçecektir. Neyse, ben direk neden böyle düşündüğümü ufak alt başlıklar halinde açıklamaya çalışayım.

Gezi Olayları'nda Hedef de, Sonuç da Bellidir!

Şimdi, gezi olayları neden çıktı? Ağaçların kesilmesini önlemek ve Taksim içerisinde yer alan o yeşil alanı korumak için çıktı. İnsanlar bir araya geldi, ağaçları korumak istedi, polis kesmeye başlayınca kalabalık biraz daha gerildi ve toplanmaya devam etti... Her neyse bu şekilde büyük bir kitle oluştu ve ağaçları korumak için hareket edildi. Peki, sonuç olarak ne oldu? Başbakan kitleyi dinledi, halkın oyuna sunarız dedi, mahkeme işlemleri durdurdu. Yani, "ağaçları kestirmeyiz!" Dediniz ve kazandınız. Hükümet sizi dinledi. Peki, bu kitle ne yaptı? "Ağaçlar kesilmesin dedik, kesmediler. Ama bu kadar büyük bir topluluk var madem değerlendirmek lâzım. Eee.. Ne yapacağız? Haydi, şimdide hükumete karşı ayaklanalım." Bakın, hedef belli idi; sonuçta belli idi. Başarılı bir şekilde ağaçlar korunmuş idi. Bundan sonrası tamamen yasa dışı bir harekettir ve haklılık payı yoktur.

Gezi Olayları Hükumeti Devirme Yönüne Kaydı ve Kitle Farklı Bir Boyut Aldı!

Taksime bakıyorsunuz, gezi parkı konusunda destek veren örgütlerin sayısı gerçekten fazla. İnsan sayısı da oldukça fazla... Hepsinin de ortak bir yönü var ve hükumeti devirmek istiyorlar. Sloganlar havalarda uçuşuyor. "Tayyip istifa, AKP istifa vs.. vs..." Peki, bu kitleyi oluşturan örgütler kimler? CHP var, BDP var, TKP var partilerin yanı sıra TGB, SDBP, DDP, ZZP, PPP gibi bir çok garip garip örgüt var. Bir çoğu bambaşka kafadan çalıyor. Yani, hükumeti devirseler dahi -ki bu imkânsızdır- ortaya koyacakları bir hükumet yok. Biri diyor Kılıçdaroğlu gelecek, öteki diyor Perinçek gelecek, birileri Anarşizm diyor, Komünizm diyor... Yani ortada devlete karşı ayaklanan çok karışık bir kitle var. Daha baştan kaybediliyor. İsyanın dahi bir adabı vardır. Örgüt bellidir, örgüt yoksa halk ayaklanmasıdır, hedef bellidir, hedefe ulaşınca yapılacaklar bellidir. Burada hiç bir şey belli değil.

Yasalara Uymayacaksın, Polis Müdahale Edince Küfür Edeceksin!

En çok kızdığım noktada bu oldu... Adamlar toplanmış, barikat kurmuş, sokakları kapatmış, her yeri yakıyor; duvarları boyuyor. Polis müdahale edince de "barbar polis, hain polis, Tayyibin polisleri" oluyor. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu? Devlet ne yapacaktı, "aferin gençler, yakıp yıkmaya devam edin. Hatta, buyurun Başbakanlık felanda sizin olsun." Şeklinde bir yaklaşım içerisinde mi olacaktı?

Velhasıl-ı kelam, isyan dahi ediyorsan adam gibi edeceksin. Ağaç diye yola çıkıyorsan, ağaçları koruduğun vakit kenara çekileceksin. Fırsattan istifade birde hükumeti devirelim mantığında olmayacaksın. Adam elinde şarap şişesi, sokağın ortasında sevgilisi ile öpüşüyor; kameraman soruyor: "Neden eylem yapıyorsunuz?" Cevap pek bir komik "yaşamımıza müdahale ediliyor, alkol yasağı var.. .Bıdı bıdı bıdı..." Yahu, tepede bir diktatör olsa, yaşamına müdahale ediliyor olsa; sen orada sevgilinle öpüşürken ayrı ceza alırsın, elinde ki şarap yüzünden ayrı ceza alırsın. Bir müdahale yok ki Taksim gibi bir yeri mahfediyorsun, yolları kapıyorsun ve dilediğini yapıyorsun. Neyse bu konu iyice uzar ama değmez. Umarım neden mantıksız bulduğumu anlatabilmişimdir.