Yaşamak Uğruna Ölmemek

Gerçekten kelime anlamıyla hayat "yaşam" mı, yaşamak mı, yaşamaya çalışmak mı? Bu sorunun cevabını ölmeden vermek zor sanırım. 

Henüz tecrübe birikimimin pek fazla olmamasına karşın gözlemlediğim olguya göre vücudumuzun belli bir sınırı var fakat alabildiğine büyük zaman dilimi olan yaşamımız daracık, geçici ve soğuk olan bedenimize ruhumuza karşın daha bir zorlukla, istemsizlikle çalışma durumuna giriyor ve bizler bunu göz ardı edip daha fazlasını arz ediyoruz, ki çoğu kez başarısızlık düşüncesi vücudun 'yeter artık' demesinden kaynaklanıyor, gereken karşılığı alamayınca hayata küsüp bütün suçu, kabahati benliğimize değil kadere atıyoruz. Yanlış seçimler yaptığımızı görmek bertaraf hangi amaç uğruna ve neden yaptığımızı bilmeksizin körü körüne yapışıyor, kör oluyoruz. İşte yaşam ya da yaşamak bu değil. Bu, yaşayamamaktır. Hayat bir seçimden çok, kah yarış kah hayatta kalma değildir. Hayat ölmemek de değil.  Hayat, yaşamakla ölmek arasında geçen bu zaman dilimidir. Bu zaman dilimini insan keser, doğrar ve biçer. Başka kimseler değil.