Arya

Image title

Romanların en ücra satırlarında,

Yada en işlek caddenin en kirli ve çıkmaz sokaklarında,

Aşınmış yırtılmış hatta kirlenmiş kıyafetleri içinde,

Saçı sakala karışmış,

Yüzü kirden seçilmeyen evsizler,

Hayatlarındaki en kıymetlileri yitirdikten sonra,

Ruhlarının verdiği azabı yenmek için,

Kendi yaşamlarını unutmaya çalışmaları.

Depresif halleri ve insani ihtiyaçlarını en asgari seviyeye düşürerek,

Hayatını sürdüren yenik yada yenilmek üzere olan insanlar.


Parmakları notalarla dans ederken.

Dudaklarından dökülen o sözler;

" Günün ilk ışıkları kadar aydın bir yüz,

  Ardımda bıraktığım o masum öksüz

  Daha yaşını bile doldurmadı henüz.

  Yeni doğmuş kendini savunamayacak kadar güçsüz.

  O hep kalbimde ölümsüz."


Yılların ve geçmişinin ağırlığını sırtına yüklemişken,

Tek dostu eski bir gitar,

Altındaki yarı ıslak bir parça karton,

Hemen yanında yanan harlı ateş.


Tek kazıncı etkileyici ve hissiyatlı sesi.

Karnını doyurmak için hemen hemen her gece yüzlerce kişinin oluşturduğu,

Kuyruklara girip evsizler için dağıtılan sıcak çorbayı almaya çalışıyordu.

Bazende girdiği kuyrukta;

-Beklemeyin artık yemek bitti.

Sözüyle aç kalmanın verdiği sancıyı çekiyordu.

Rüyalarında geçmişin izleriyle mücadele ederken.

Hep aynı isimle uyanıyordu.

-Arya Arya Arya !


Bir gün yine aynı cadde de aynı şarkıyı mırıldanırken,

Yaşlı bir kadınla karşılaştı.

Kadın;

-Zavallı...

Kafasını kaldırdı.

Adam hüzünlü bir bakışla başını yere eğdi.

Titrek bir sesle sözlere devam etti.

 "Daha yaşını bile doldurmadı henüz.

  Yeni doğmuş kendini savunamayacak kadar güçsüz.

  O hep kalbimde ölümsüz."

Yaşlı kadın öfkeyle karışık yanından uzaklaştı.

Biraz yürüdükten sonra hıçkırıkla ağlamaya başladı.


Buffo o karşılaşmadan hemen sonra,

Yıllardır gitmediği o yere doğru yüremeye başladı.

Yaklaştıkça gözlerinin önüne hep aynı kişi geliyordu.

Bir mezar taşına doğru yaklaştı.

Mezarda SUBRET yazıyordu.

O kişi ölen eşiydi.


Gözlerinin önüne tanıştıkları o gün gelmişti.

Bir müzikalde oynadıkları role hazırlanırken,

Buffo Subreti görmüştü.

Subret çok heycanlı biraz sakar ama hayat dolu bir insandı.

Rolü için giymekte olduğu kıyafetin kolunu bir türlü geçiremiyordu.

Buffo gülerek hemen onun yanına gitmiş ona yardımcı olmuştu.

O günden sonra Buffo ve Subret yakınlanmış,

Sonunda ise evlenmişlerdi.

Yıllarca onu ziyaret etmemiş,

Geçmişini irdelememişti.

Mezarına tek bir gül bırakıp uzaklaştı.


Yaşlı kadın torununa uzunca bir süre bakmıştı.

Hayatının büyük bir bölümünde masum çocuğa bakarken zorlanmış,

Sorduğu sorulara bir türlü cevap bulamamıştı.

Ailesini hep merak eden küçük kız,

Babasının ve annesinin öldüğüne inandırılmıştı.

Müziğe karşı doğuştan bir yeteneği olan küçük kız,

Müzikten hep uzaklaştırılmıştı.


Yine bir gün küçük kız yaşlı kadınla cadde üzerinde dolaşırken,

Bir anda kalabalığa karışıp kaybolmuştu.

Yakınlarda gitarıyla şarkı çalan bir evsize doğru yaklaştı.

Ona doğru sokuldu ve başını onun dizine koydu.

Evsiz bu durum karşısında şaşkın bir şekilde,

Gitarını çalmaya devam ediyor,

Bir yandanda küçük kıza gülümsüyordu.


Kalabalığın içinden bir kadın telaşla ;

"-Arya Arya Arya !" diye sesleniyordu.

En sonunda Aryayı gördü,

Gözlerine inanamıyordu.

Sendeledi ve gözleri doldu.

Demek onu buldun,

Demek babanı buldun Arya.

Evsiz adam küçük kıza doğru bakarak onu kavradı,

Ona sıkıca sarıldı.