Acımasız Hayat

Bazen sakin bir kafayla düşünürken ben böyle değildim diyorum. Dönüp geçmişime bakıyorum özlüyorum o günleri. Saat 05:32 sabaha ramak kala herkes yatağında güzelce uyurken, ben yatağımda milyarlarca düşünceler içinde kıvranıp duruyorum bu saate kadar. Neden mi? Dünya, devir çok değişti çok değişiyor, gençlik elden gidiyor, hayat gittikçe acımasız oluyor ve benim çoğu ahrenlerim bile bunun farkında değil hayatı laylaylom yaşıyorlar. Nasıl beceriyorlar anlamıyorum ama ben yapamıyorum. Bir şeyi kafaya takmadan yapamıyorum. Hayat o kadar acımasız ki nerden gelip nereye gittiğini unutuyorsun. Ben 3 senedir erken bi saatte uyuduğumu bilmiyorum. En erken yattığım saat gece 4 suları. Neden?   Düşünüyorum hayatımı, işimi, okulumu, ileride kuracağım yuvayı , nasıl bir eşim olacağını, çocuklarımı hayal ettiğim gibi yaşatabilecekmiyim, ne bileyim işte kafamda o kadar şey varki düşünmek sarhoş oluyorum. Ben sigara kullanmayan biri, en nefret ettiğim şeyi, iki gündür içiyorum. Kafamı bir nebze dağıtır belki diye deniyorum, rahatlatır beni diye deniyorum. Olmuyor olmuyor! Birine güvenip içini dökemiyorum birşeyler anlatamıyorum. Herkes bir çıkar peşimde ne hayatı belli ne sevdiği belli. Yok kardeşim yok koca TÜRKİYE 'de güvenip başımı omuzuna koyacağım biri yok. Güvenle sarılabileceğim, değer vereceğim, kokusunu özleyeceğim biri yok. Günümüzde ki insanlarımızın damarından sahtekarlık akıyor artık. Kafası bozulan içki içme derdinde, sigarayı hiç araya kalmıyorum zaten içmeyen kimse kalmamış benden başka, bilmiyorum ya hayat size nasıl geliyor bilmiyorum ama hayat bence çok acımasız, adaletsiz. Geceler geçmiyor artık. Gündüzümüz gecemiz bir değil. Ben bişeyleri içime atmaktan, karşı tarafa mutlu gözükme çabasından sıkıldım. Ben çocukluğumu özledim. Bilyelerle oynadığım günleri özledim, bakkal amcadan aldığımız gazoz kapaklarını tren rayına dizmeyi özledim, taso oynamayı, minderlerle yaptığım evimi özledim. Sobanın gözünde ekmek pişirdiğimizi, üstünde kestane yediğimiz günleri özledim. O zamanlar durumumuz pek iyi olmasada mutluyduk be abi mutlu!  Şimdi allaha şükür evler, arabalar, arsalar onlar bunlar varda ne oldu. Ben mutlu olduğum günleri özledim. Şimşek çıktığında annemle babamın ortasında yattığım günleri. Şimdiki çoğu çocuk dünyadan habersiz ellerine veriyorlar tableti, bilgisayarı, telefonu evden dışarı çıktıkları yok. Neymiş efendim internetsiz olmazmış bir dakika geçiremezmiş. Yok efendim şu markadan başka bişey giymezmiş. Afkanistan'da, Suriye'de, ayakkabısız dolaşan cocukları düşün. Tabi baba parası yemekte ne var, git kazan bak bakıyım o zaman o markayı o rahatlıkla alabiliyorsun. Öyle işte hayat zor arkadaşım. Bir an önce hayata atılın ayaklarınız üstünde durmaya başlayın. Hayatın gerçek yüzünü görün, geç olmadan!...