İz

Hayatın sana dokunma şeklinde ibaret doğuşun bunu kelimelerle ifade edemesende bi yerlerde hissedersin. Birinin sana senin cümlelerinle dokunmasıyla aynı açıda oluşmasına bağlı devam edersin evrilmene. Hiç tanımadığın biri sana yazdığı satırla, söylediği tınıyla, doğumuyla veya ölümüyle dokunabilir. Hatta öyle bir 'iz' bırakır ki, o kişinin fizyolojik sonunu gördüğün anda dahi dünyasal sızlanmanı bir kenara itip, gittiği yere göz kırpıp teşekkür edersin.

Ölüm, ayazın en sert estiği etkiyi bırakır insani doğada sana gerçeğini, sonunu ya da sonsuzluğu tokat gibi hissettirir buna ağlarsın aslında o tüm son görev törenlerinde. Seni senle çarpan, bölen, toplayan ve çıkaran insanın fizyolojik yokoluşuna tanık olmaksa, ciğerini tuza yatırmış olmaktan mı daha acı? yoksa her hücrenin ayrı ağırmasına tanık olman mı? derken, bi üst sürümünde acıdan yok olabileceğine bile inandırsın kendini, kendine bile inanmazken buna inandırsın kendini.

Derinlerde bi yerlerde yaşadığın bu boğulmayı, karşıya sudan çıkmış şekilde saçlarını geriye atarak en sahici gülümsemenle gösterirsin ya da çalışırsın. Hayatına dokunmuş insanın fizik teorilerine göre yok oluşuyla açıkladığı şeyi sen bu yolla çürütürsün. Başlarsın öğrettikleriyle var olma çabana, onun yapamadıklarını yapmaya, bazı anlarda 'Şuan burda olsaydı ne söylerdi, ne hissederdi acaba ya' demeye. 

Bu bahsi geçen etki hayatının bi yerlerinde bulunmuş insanın yokoluşuyla senin kendini yorumla şeklin. Bir de hiç tanımadığın birilerinin yokoluşuna kahrolurken yakalarsın mesela kendini, hatta 'hadi be sende yeterince derdin yokmuş gibi çıldırdın mı? Ne alaka!' dersin kahkaha atarak. Ağlatır, sızlatır, eksiklerinle tutunma çabanı izlettir, bakakalırsın öyle.

Yüreğinde öldürdüğün cesetlerin çürümesi ise diğerlerine göre daha fazla zaman alır. Onlar bi yerlerde hayatlarına devam ederler, sense gittiği yere göz kırpıp teşekkür edecek cesareti bulumazsın bu sefer kendinde onun cenaze namazını çoktan kıldırmışsındır beynine. Bu ölümün belkide en zor kısmı, birilerini hayattayken zorla yoksaymak en fiyakalı acına ortak olmalı. Sakilere yıldızları saydırtacak kadar ortak..

Toprağa gömdüklerine sana öğrettikleri için, teşekkür ettiğini gördüğün zaman, büyüdüğünü..

Yüreğine gömdüklerine, daha da teşekkür ettiğinde aynada gördüğün vefayı, affı..

Ve sakilere yıldızları saydırtacak kadar güçlü olduğunu gördüğünde ise, sen seni yaşamaya başlayacak. 

Önce göğe bak, gülümse, teşekkür et ve öyle başla..