Duman

Sigaranın dumanı gözlerini yaşartmıştı ama umursamıyordu. Kafenin dışarıdaki kapalı alanının en köşesindeki masasında art arda içtiği sigaralardan kül tablasında yer kalmamıştı. Garsonda uğramayı kesmişti bu garip görünümlü kişinin masasına. Başı dönmeye başlamıştı. İçinden bir bu eksikti diye geçirdi. Elleri istemsizce titriyordu. Heyecanlı mıydı yoksa sinirli miydi anlaşılmıyordı dışarıdan bakıldığında. Bir kahve daha içmeliydi. Kahve ama hayır zaten kalbim yeterince hızlı ellerimde titriyor bir sıcak çikolata istemeliyim. Sesledi kafenin kapısına yaslanmış dışarıyı izleyen kıza. Üşümüş gibiydi. Kollarını göğsünde kavuşturmuştu. Bir an irkildi ama çabuk toparladı kendini hemen müşterisinin yanına gelip hafif bir tebessüm ve canlı bir sesle buyrun efendim dedi siparişi aldı ve gitti. Yalnız kaldığında bütün müşterilerin kafenin içinde olduğunu farketti kimsenin sigara içmeleri için kapatılmış bu alanda olmamasını garipsedi. Yağmur çiselemeye başlamıştı ama kafasındaki diğer düşünceler onu tekrar ele geçirdi. Noluyor bana, napıyorum... Hiç böyle hissetmedim. Bu kadar çaresiz olduğumu hatırlamıyorum. Korkuyorum... Neyden. Bilmiyorum. Ben biliyorum sen... Düşünce selinin arasına giren kız buyrun sıcak çikolatanız diyerek yoğun çikolata kokulu içeceği masaya bıraktı. Derinlikten bir anlıkta olsa kurtulmasını fırsat bilip nasıl olduda bu kokuyu masama getirene kadar duymadım diye düşündü. Sen korkuyorsun çünkü yalan söyledin. Kendine, herkese. Yağmur şiddetlenmişti. Tavan plakasına çarpan yağmurun sesine odaklandı kısa bir süre. En azından ona kısa gelmişti. Yağmurdan olacak ki kafeye yeni müşteriler gelmeye başlamıştı. Kız siparişlerini alıyordu. Bi anda tüm odak noktasını kaybetti etrafında olan olayların takibini yapamıyordu. Ellerini başına götürmek istedi ama kaldıramıyordu bir türlü. Ağzını açıp yardım istemeye çalışıyordu ama başaramadı. Uzun süre karanlık olan olan odanın ışıkla dolması gibi beyaz bir ışık üzmesi aniden gözlerini kamaştırdı ama daha ne olduğunu anlayamadan her şey karanlığa büründü.