Hayat Diyorum Ne Garip Değil mi?

Hayat diyorum ne garip değil mi ?

Tek bir ışık iki odayı aydınlatamazken, tek bir güneş dünyayı aydınlatıyor. 80 metre karelik evde her odada petek olmasına rağmen ısınamazken, mevsimi geldiğinde tek bir güneş ısıtıyor içimizi. Bir evde iki aile yaşayamazken dünyada sayılamayacak kadar aile yaşıyor. Her evin bir çatısı var, dünyanın ise bütün çatıları kaplayan mavi bir çatısı. Bir eve bir tane bile araba sığamazken dünyaya binlerce araba sığıyor, bi eve bir tane ağaç sığamazken, dünyaya milyonlarca ağaç sığıyor. Her evde bir, bilemedin üç çocuk sesi varken dünyada milyonlarca çocuğun sesi var. Evlerde musluk patladığında veya su bastığında endişelenen, herşeyimiz çürüdü, yıprandı diye sitem edenler ; dünyada 120 metre derinliğinde, 3,6 km genişliğinde 29,5 km uzunluğunda bir su birikintisi var, deniz. Peki bu su evi çürütüp yıprattığı gibi dünyayı da çürütüp yıpratmazmı ? yoksa bizlermi bazı şeylerin değerini bilmeden abartıyoruz ? hayatımızı çok mu fazla küçümsüyoruz ? bence küçümsüyoruz ; hayatı, yaşamı, insanları, işimizi, eşimizi, dostumuzu... bizler bakış açısı tek bir yöne odaklanmış insanlarız. Olumsuzluklar bizim peşimizi bıraksada biz olumsuzlukların peşini bırakmıyoruz. “Şu dünya için” diye söze başlayıp argo kelimeleri dizdiriyoruz arka arkaya. Hepimizde bir hırs. Çalışıp para kazanma, her şeyin en iyisini yapma, herşeyin en iyisini alma hırsı. İnsanlar birbirleriyle yarışa girmiş durumda. Aile kavramı pekde önemli değil artık insanlar için. Çünkü bir araya gelemiyorlar. Herkesinde tek bir bahanesi var ; çalışıyorum, çok yorgun oluyorum, hiç vaktim kalmıyor. Hiç vaktin kalmayacak kadar gözünü bürüyen hırs nedir ? dünya malı mı ? para mı ? herşeyin en iyisi mi ? markalarmı ? yazık... insanlar kendilerine birilerini örnek alarak çıkmış yola dinlenmeden onun gibi olma yolunda yürüyor. Peki o bu yolları arabayla gittiyse, sen nasıl yürüyerek bitireceksin bu yolları ? kader... demem o ki ; ya örnek aldığın kişide kendi çabalarıyla gelmediyse bu noktaya. Belki emek hırsızı, belki babası zamanında birşeyler yapmış şimdi değerlenmiş... herkes bir olmak zorunda değil, herkes hayata aynı yerden başlamak zorunda değil. Herkesin hayatta ortak birşeyleri olamaz, benzerleri olur. Hepimizin tek ortak noktası var ama, aynı gökyüzüne bakıyor olmamız... fakat sadece bakıyor olmamız; herkes aynı noktaya baktığında aynı şeyleri görüp düşünemez çünkü. Mesela ben gökyüzüne bakınca ; sonsuzluğu görüyorum, aşkı görüyorum, nefes aldığımı görüyorum, en önemlisi hala yaşadığımı görüyorum. Bir başkası da aynı şeyleri söyleyebilir. Buradaki ince çizgi söylerken nasıl hayal ettiğidir. Neye istinaden söyledi bunları? Kimi seviyorda aşkı gördü gökyüzünde ? nefes aldığını unutmuştudamı gökyüzün bakınca hatırladı ? şimdi durup düşünün bir kere daha . dünyaya değer vermeyip dünya malı olan evlere zarar geldiğinde ne ağıtlar yakyığınızı. Şimdi yine düşünün, değer vermediğiniz dünya için çalışıp aile kavramı yok ettiğinizi. Son kez düşünün yola ne için çıktınız, şuan nereye vardınız ?

ESENGÜL YILMAZ