Günaydın Gözyaşı

Gözyaşlarınla yüzünün yıkandığı bir gün daha başlıyor. Oysa insanlar sevinçten de ağlıyordu. Nasıl ağlanır ki sevinçten diye hep düşünmüşümdür. Gülmek varken kahkahalarda boğulmak varken gözyaşlarında neden boğuluyorlardı. Değerlidir gözyaşları ama neden hep değmeyenler için harcarız hala bilmem. Ağlamayı bir insana yakıştıran yine başka bir insan. Gülerken göremediğindendir gözyaşlarını yakıştırması. Keske gülseydi bilseydi o da sevinçten gözyaşlarının nasıl suratını yıkadığını. Ama olmaz yakışmazdı gülmek çünkü. İçi ağlar mı insanın hiç. Ağlıyormuş. Önce içi ağlar dolar içi, taşar sonra gözlerinden. Bazen bir anda dolar bazen yıllar olur. Atamamak zor içinden başka yerlere çünkü. Derdini ancak kendinle paylaşır insan dinlemeye bile korkanlarla doluyken neden atsın ki onlara. Karanlık bir gecede baş başa kalmak gibidir yalnız hissettirir belki ama özeldir sadece sen bilirsin derdini. Oysa mutluluk herkesleşir kalabalıklarda paylaşılır hem seni mutlu eder hem karşındakini. Paylaşılacak bir mutluluk yok belki ama ortak olunacak dertlerimiz var. Sırtımı koca bir ağac gövdesine yaslayıp bir bir anlatıp ağacın dalları üstünde kuş olup gitsinler diye beklediğim paylaşınca özgür kalabileceğim.