Bu Semte

Dedeme...

Adım attım bu semte, her yer efkar kokuyor. 

İleride bir basketbol sahası, içinde ağlayan bir genç kız...

Bu sefer şiir satmıyor adam. Hayal dükkanı da yok artık!

İleride bir acı dükkanı, hemen yanında hayal kırıklıkları ve kulaklara dolan hıçkırık sesleri...

***

Simsiyah bir oda, yerlerde zorla görünen iki damla kan.

Adım attım bu semte, her yer acı kokuyor...

Nerede kaldı çocukluğumuz? Hani nerede sevdiğimiz oyunlar?

Hayallerin elinde oyuncak olmak için büyümedik ki...

***

Harcama dediler gülüşlerini, solar sonra.

Solmadı be adam! Senin mezarında güller soldu, benim gülüşlerim değil.

Adım attım bu semte, her yer gözyaşı tadında...

Çamurdan izler yok artık, koşamıyorum ki sana!

***

Sokak lambaları 07.04'de sönüyor burada...

Sensizken öğrendim bunu da dedem...

Adım attım bu semte, her yer sen kokuyor...

Mezarında ağladım bugün de...

***

Mezarının başına yazıyorum bu satırları dede. Canımı yakışına, paramparça edişine haykırıyor gözlerim... Acısa da dudaklarım gülüyorum işte bir şekilde. Senn üzülme diye iki gamzemi seriyorum ortaya. Dizim tutmaz oldu, çöktüm mezarının başına. Sarılmak istedim toprağına, yapamadım! Yaraların acır diye sarılamadım sana! Sadece mezar taşını öpmekle yetindim her zamanki gibi. Sonra yattım kara toprağa... Böcek mi? Korkmuyorum artık... Korktuğumda sarılacağım bir dedem olmadığını anladım çünkü. Korkularımı korkuttum biraz da. 

Bir ara vazgeçmek istedim seni beklemekten. "Ölenler kalpte değil mezarda gömülü kalmalı dedim çekildim köşeme... Sonra fark ettim ki ölen sen değil benmişim!"