işte şimdi özgürdü

Ellerinde kelepçenin ağırlığı,

burnuna gelen ağır küf kokusu,

beyninde zonklayan şu acı,

gözlerini açması için yetmişti.

Neydi bu gördüğü? Bir düşün içinde bir düş müydü?

Neredeydi şimdi?

Nasıl gelmişti buraya?

Gözlerini bir iki kırptıktan sonra hatırladı.

Hayatın ona oynadığı son darbeydi bu,

sondu emindi,

çünkü varlığına inandığı, elinde olan tek şey alınmıştı;

Özgürlüğü...

Ne pahasına alınmıştı?

Ne pahasına böyle tutsak edilmişti?

Hiç...

Sözcüklerinin duygularının tutsağı olmadığındandı..!

Düşüncelerinin esiri olmadığındandı..!

Gerçeği doğru bildiğini haykırdığı içindi..!

Sahi özgürlüğü alınmışmıydı gerçekten?

Neydi özgürlük..?

Düşüncelerini korkusuzca cesaretle söylmek değil miydi..?

güldü

mutluydu

hayat amacına ulaşmıştı.

Hiçbir şeyin onu öz benliğinden ayırmasına izin vermemişti.

Şimdi bu dört duvar

bu parmaklıklar onun mutluluğuydu.

Şimdi bu küçücük oda onun nirvanasıydı.

Asıl şimdi ÖZGÜRDÜ.....