İç Yolculuk

Nehir akarken sol taraftan sağ tarafa şehre dönüksün,  için hüzün bulutu , gözlerinde buğu. Grup grup insanlar bir yerlere gidiyor . Kimi telefonla uğraşıyor kimi sohbet muhabbet bir telaş geçip gidiyor. Nerden bilebilirsin ki kimin aklında ne var . Kalbindekinden mesulsün .Seviyorsun evet kördüğüm olmaya dönmüşsün , bilincindesin herşeyin acının, onar onar ilerliyorsun ona . Ve frenleyemiyorsun kendini . Kalbin telaşsızken ne güzeldi oysa. Dingindi , evet belki o boşlukta sürükleniyordun ama memnundun . Umudun yoktu nefes alabileceğin bi yer olduguna dair . Ya şimdi? Savruldugun o boşlukta biri sana bir ışık yaktı kalbini tekrar yaktı ve gitti . Sense o umudu büyüttün içinde . Kalabalik gruplardan yukselen o sesleri duymadin. Çünkü içindeki gürültü daha büyüktü. Kulakların zonkluyor ve bu beladan kurtulamiyorsun . 

Biraz gider oldu bu gürültü sanki . Sanki birileri halini anliyor gibi hafifliyor içindeki gürültü . O da nesi . Sadece umut bu . Oysa yok seni anlayan . Hem dışardan bakılınca ne olduğun belli olmaz ki . Tekrar gürültü geliyor, düşüncelerin gırtlağına yapışmış loş ışığın aydınlattığı sokak parkinda savruluşunu anımsıyorsun . 

Kalbinin ritmi sokakta yankılanıyor sanki, gecenin ıslak soğuğu bedenine degdikçe yakıyor tenini . Düşüncelerin artık canını yakiyor ve yanagina sicak bir damla değiyor. Belli ki yanıyor canın yalnızlığın demlendiği o bankta kova kova dökülüyor hüznün başından aşağıya . Kalbin dar geliyor bağırmak istiyorsun ve derin nefes almaktan baska birşey yapamiyorsun .

Belki düşer kalbine nar tanesi . Çiçek açar düşüncelerin . Hüznün yerini bahar yağmurlarına bırakır. Gecenin o ıslak soğuğundan sıyrılıp bagislarsin kendini yaz yağmurlarına. Akıp geçen grupların gürültüsü lavanta bahçesinde neseyle birbirini kovalayan cekirgelerin sesi olur.  Kelebeklerin omzuna dokunduğu vakit senin hüznün gökyüzünde yildiz olur. Sesin şefkatle yüreğine dokunur. Belki içini bilen biri olur sadece gözlerine bakıp içini bilen ...


Bayburt/09.06.2016