Ruhum Enkaz Altında

Her yer karanlık, sesler sesler, aman Allah'ım bir birine karışmış çığlıklar bir birine vurup yankı yapan anlaşılması güç bağırmalar...O yürek yakan çığlıklar, Allah'ım yardım et diyen art arda bağrışmalar,avazlar..O kargaşalı durumun içerisinde kelime-i şehadet getirenler..''Eşhedü enla ilahe illallah.. ''Kelime-i tevhit getirenler..Ayetel-kürsi okuyanlar ''Allahu la ilahe illa hüvel..' 'Ve sonra yardım edin.. Yardım eden yok mu diye bağıran sesler.. Ne olmuştu acaba, neden bu kadar insandan bu kadar çığlık yükseliyordu. Ne olmuştu ki?

Yapamadığım bir çok şey vardı, tamamlanmayan bir sürü iş.. Daha köyüme gidecektim bu sene, uzun yılların üzerime serptiği ölü toprağını götürüp doğduğum topraklara atacaktım..

Enkaz altındaydık evet. Artık bunu anlamıştım ama halen gelen giden yoktu.Bin yılllık bir enkaz gibi kaplamıştı üzerimizi kara bulutlar. Sarsılmaz gibi zannettiğimiz dünyamız sarsılmıştı ve bin yıl sürecek bir yolculuğa çıkarmıştı bizi..

Bekliyordum, hep bir elin uzanıp beni çekeceğini. Ama nerede! Yaradana sığınmaktan başka bir çaremiz yoktu. Bağırmak istiyordum Sesim çıktığı kadar, nefesim kesilene kadar.. Ama bağıramıyordum. Ruhum enkaz altında kalmıştı sanki. Fakat adeta bedenim ve ruhum birbirinden ayrılmış gibiydi..

Bütün bu tükenmişliğim arasında ''Ali Rıza, hey! Ali Rıza kalksana... Ne oluyor sana diyorum, hey!'' Sesleri kulağımın zarlarını çınlatıyordu. Çok kolay olmamıştı içinde bulunduğum durumu anlayabilmem. Aniden başımın ucunda duran gece lambasını gördüm gibi.. Ne oluyor diye mırıldanmamla birden yataktan fırlamam bir olmuştu. Kan ter içerisinde kalmıştım. Hemen fırlamamla lavaboya gidip elimi yüzümü yıkamam bir olmuştu. Olamazdı Allah'ım sana şükürler olsun bütün bu gördüklerim kabusmuş. Sana şükürler olsun Allah'ım.. Ruhumu saran bu enkazdan bir an önce kurtulmalıydım ve bütün yarım kalan işlerime hemen bir el atmalıydım, hala buna fırsatım olduğu için bahtiyardım..