Sen Ey Dünyalı!

O gün gene erken kalkmıştım,

Kalkmıştım ya bir hallerdeydim 

Sanki hüzünle kaplanmışcasına içerim,

Uykulu hallerle etrafı süzerken gözlerim,

içimde hep o duygu hep o ses,

O yankılanan ses..

Sen ey Dünyalı! Sen..

Sen bu gün ne yaptın benim için,

Yada şöyle söyleyeyim,ne yaptın kendin için.

Yarınların için,çocukların için,söyle ne yaptın?..

Bir ağaç mı diktin,ısınmamı engelleyecek bir şeyler mi yaptın?

Doğal dengemi bozmamak için,

Ozonu delecek gazları vermekten vaz mı geçtin?

Söylesene ne yaptın kendin için?

Ya da daha doğmamış yavrular için ne,

Ne yaptın?..

Tükenirken üzerimdeki doğal kaynaklar,

Gitgide çolleşmeye giderken dört bir yanım,

Kururken damarlarım,sen ne yaptın..

Dişlerini fırçalarken bile,onca suyu boş yere akıtmadın mı?

Har vurup harman savurmadın mı her şeyi?

Sen hey sen! Çılgınlar gibi her şeyi tüketmedin mi,

Ekmekleri bile çöpe koymadın mı?

Hele bir düşün,neredeyse nefes alacak yerin kalmamış be...

Yok olan doğal güzelliklerin arasında kaybolmuşsun adeta

Betonarme binaların arasında sıkışıp kalmışsın

Sanki sende beton,ruhsuz,odun,acaip bir şey olmuşsun...

Sen ey zavallı..

Kendinden bile haberin yok değil mi? senin,

Nereden düşüneceksin ki bunları zaten,

Aklın fikrin günü gün etmekte,hele yarın olsun,hele bir yarın..

Hiç sonu gelmeyen yarınlar,hiç gelmeyen ne yazık ki..

Sen benim için ne zaman bir şey yapacaksın?

Afedersin,kendin için,çocukların için,torunların için...

Artık toparlan he ne dersin?

Yoksa yakında ne sen kalacaksın ne de ben.

Böyle giderse beraberce infilak olacağız.

Tükeniyorum..

Duy artık sesimi,sen hey,sen!!