Hüzün Çöker Sebepsiz

Yorgunum,yılların üzerimde biriktirdiği yükler artık acıtıyor canımı.Yüreğim yangın yeri, çöldeki kumlar kadar sıcak,gözlerimin hüznü gece karası,feri söndü yıldızlarımın.

Sebepsiz keder çöktü içime,sahi sebepsiz bir keder alır mı insanın içini ,durduk yere?.Alır ya,bir şarkının melodisi,bir söz,bir cümle,bir film,hatta bir kuş cıvıltısı su sesi bile gözlerini doldurmaya kafidir insanın,yüreği bayram yeri iken mateme dönüşür.Mevsime inat,güneşe inat,geceye inat, gelir yanı başına oturur sonra ele geçirir,mazide kalan anıları,açar derin yaraları, hani kabuk bağlatmıştın ya,gömmüştün taa derine,gelir oturur yüreğine öyle kolay gitmez de hani.Gönlünün kıyısına vurur gittikçe incelir ruhun, inceldikçe yalnızlaşırsın, bir el bir ses istersin o an,o el ki başını okşasın, o ses ki tınısıyla seni büyülesin, gülümsemek istersin hüzne inat ama olmaz, o gülümseyiş yalnızca hüznü kandırır.

Sevimli kız hüzünlü kadına dönüşmüştür artık,ruhu incelmekte bütün ömrünün kalıntıları acı bir tad bırakmaktadır. O saatte çok iyi anladığı şey,hüznün insana en çok da yakıştığıdır.

Atilla İlhan'ın dediği gibi;

Ah nerde gençliğimiz

Sahilde savruluşları başıboş dalgaların

Yeri göğü çınlatan tumturaklı gazeller

Elde var hüzün.