Ses verin sesime

Karanlık bir gecenin ısız bir sabahı,dışarıda yavaş yavaş uyanan bir tabiat.Kuş cıvıltılarının,ötüşlerinin yanında,şırıl şırıl akan su sesleri..

Bir birine karışmışcasına,bir biriyle yoğrulmuşcasına ahenk içerisinde,adeta bir müzik bestesi aksedercesine yeni bir güne uyanıyor varlık alemi.Öylece bakakalmışım camın kenarında.Sanki ninni olmuş ruhumu okşayan sesler ve güzellikler,dalmışım,öylece buz tutarcasına.Ellerimin ayaklarımın kaskatı kesildiğinin farkında bile olmadan.

İçinde insanlık olan biri bu güzelim tabiata kıyabilir mi diye düşündüm birden.Kıyabilir mi bu yemyeşil doğaya,içerisindeki onca barındırdığı canlıya,börtü böceye.Ardından,kıyıyor be kardeşim,kıyıyor! diye de mırıldanarak.Tabiatın gereği,yaşamakta ölmekte,velev ki kendi sürecinde gerçekleşirse ne ala... Bütün bunları düşünürken gözümün önünde adeta yep yeni bir dünya da canlanıyor gibi.Sanki yeni bir aleme doğru kayıyorum. Hiç bir insanın bir başka insanı incitmediği, hiç bir canlının hukukunun çiğnenmediği,hiç bir doğa katliamının olmadığı bir aleme doğru... Çiçek çiçek, elvan elvan bezenmiş. Yoktan var edenin de ne güzel var ettiği bir dünyaya doğru... Kayıp gittim kaybolmuş bir uçurtmanın özgürlüğe yelken açması gibi, hapsedilmiş bir kuşun kanadını çırpması gibi. Derinliğine dalmış bir balık misali ummanları aşarak.Sanki yeni bir murad arar gibi, sanki yaşadığım dünya'ya tepki koyar gibi. Sanki insanlığa isyan edercesine, rüzgarlara karışmış hazan yaprakları gibi savrulurcasına...

Birden kendime gemişim onca ayakta kalmanın ve yorgunluğun ardından, irkilerek. Sanki sudan çıkmış balık gibi, o yana bu yana sendeleyerek ve vurarak dengelemeye çalışarak kendimi..

Vay be arkadaş, sanki bambaşka bir dünyaya gittim geldim diye mırıldanırken, kendimi ancak toparlayarak az geride duran sandalyeye oturdum. Bu arada bir taraftan da düşünüyordum...

İllaki bu güzellikleri hayallerde mi yaşamalı, neden yapılamaz da çoğu hayeller,öylece kalakalır. Neden illaki betonlaşıyoruz,neden,neden! Neden ölüyoruz her gün biraz daha, tıpkı kendi mezarlarımızı eşerek. Tıpkı birbirimizin kuyusunu deşerek. İnadına kentleşip,inadına beton oluyoruz. Bir gün çocuklarımızın bizlere hesap soracaklarını bile bile hayatı bitiriyoruz, betonlaşarak bir çok şeyi yitiriyoruz.

Ses verin sesime hey! Dünyayı yönetenler. Ses verin ki şuan elimizde kalmış birazcık doğaya bari öldürmeyelim. Ses verin ki oksijensiz kalmayalım, ses verin ki ozonu delmeyelim, ses verin ki yavaş yavaş ölmeyelim...