İnce Bir Yazı

İnce yaşamak lazım hayatı... incelemeden, incitmeden,incinmeden..

Gönüller yapmak, gönüllerden gönüllere köprüler yapmak lazım..

Ömür defterine kondurulmuş zarif bir desenimiz olmalı bu tablo sahibine iade edilirken..

Peki nasıl?

Külli irade resmin fırçasını tutuşturmuş ele... En güzel boyaları koymuş palete renk renk, önüne de hayat denen bir garip tuval..

Kiminin boyası azmış, kiminin tuvali boyundan büyük, kiminin iradesinin resim yapacak mecali yok..

Her şey önündeki tuvali doğru yorumlamaktaymış aslında. Boyaları vereni, önüne tuvali koyanı bulmakmış mesele.

Sonrası çorap söküğü... Ardındaki sanatçıyı bilen, cüzi iradesinin sınırını bilen, yardım dilemiş ardındaki sınırsız kudretten, tamamlamış resmini... Bilmiş ki o resim kendine ait değil, boyalar kendinin değil, iradesinin kuvveti kendinden değil..

İncitmeden yaşamak lazım... Ne resmi... Ne ressamı... Ne de boyaları... Boyanın sahibi, tuvalin sahibi, ressamın sahibi sorar sonra...