Arabalar ve Hayatlar...

Ne kadar da benziyor araba ve hayat...

Bir arabadasınız, sürücü koltuğunda. Daha arabayı çalıştırmadınız. Bir amacınız var değil mi? Ulaşmak istediğiniz bir yer var. Görmek istediğiniz şeyler var. Sabırsızlanıyorsunuz başlamak için. Çünkü ne kadar önce başlarsanız yolculuğa, o kadar önce ulaşırsınız varacağınız yere yani amacınıza. Başlıyorsunuz arabayı çalıştırmaya. Evet, yolculuğunuz başladı. Önünüzde uzuun bir yol var. Bu yol sanıldığı kadar kolay değil. Birçok zorluklar var. Yeri geldiğinde küçük taşlar karşılayacak sizi, yeri geldiğinde fırtınalar çıkacak ama biliyorsunuz ki bu yolu başarıyla bitirirseniz, yani yolun sonuna kadar sabredersiniz varacaksınız gitmek istediğiniz yere. Çektiğiniz zahmetin karşılığını fazlasıyla alacaksınız. İste sırf bu yüzden başladınız yola. Tam gidiyorsunuz ki yolda kalmış, arabanıza binmek isteyen birkaç kişi var. Durdurdunuz arabayı ve sordunuz: "Nereye?" Bir de baktınız ki sizin gitmek istediğiniz yere gitmek istiyorlar. Aldınız arabaya onları. Hep beraber gidiyorsunuz. Önünüzde başka arabalar da var. Bazısı ordan oraya savruluyor, bazısı bir kenarda durmuş hareket etmiyor, bazısı da sizin gibi karşılaştığı zorluklarla mücadele ediyor. Gördüğünüz arabaları geride bıraktınız ve  karşılaştığınız zorlukları aşarak uzun yolculuğunuzu tamamladınız. Çektiğiniz acılar bitti, sanki üstünüzdeki yük hafiflemiş gibi, o kadar güzel bir yere geldiniz ki bir anda bütün çektiğiniz acıları unuttunuz...

İşte biz de bir yolculuğun içindeyiz. Yolculuğumuzun adı DÜNYA. Arabamıza aldığımız insanlar, iyilik yapmaya teşvik ettiğimiz ya da Cennet'e beraber gitmek isteyeceğimiz insanlar. Yolda karşılaştığımız taşlar, çıkan fırtınalar ise DERTLER. Öndeki arabaların içinde bir yerden bir yere savrulanlar AMAÇSIZ İNSANLAR. Hareket etmeyen,durmuş arabaların içindekiler HAYATTAN BIKAN İNSANLAR. Yolun sonunda sizi bekleyen şeyler ise birçok güzelliğin içinde bulunduğu CENNET ve tabii ki RABBİMİZ...

İnşallah yolda kalmayız...  

Hadi güle güle!