Sevda

Bir sandala binmiş açılmışken bilinmeze...

Hayatın giydikleri ve giydirdikleriyle birlikte,

Sonsuzluğa uğurladım kendimi.

Hafif bir korku sararken içimi,

Umudun ışık tuttuğu karanlığı deldi geçti arzularım.

Aessizce ilerlerken, hırçınlaşan dalgalara takılsa da hayallerim,

Düşlerim gökyüzünün hüznünü boğdu,

Denizi susturdu, ürkütüttü sanki.

Gecenin karası boyarken denizi, tek tek düştü yıldızlar önüme.

Her kürekte geçmişi silip geride bırakırken,

Yeşeren, filizlenen umut bir kez daha sahne aldı.

Usulca yağmur olup üstüme yağdı.

Dindim, huzur doldu kalbime.

Ama arkamdan çekiştiren onca anı zihnime akarken,

Göz yaşlarım ele verdi kimliğimi.


 Denizin heybetli kralı atıldı:

"Bu karanlık, ıssız, tehlikeli sularda yüzen,

Geçmişin arkasında bıraktığı izi görmeden,

Yüreğinin feryadını duymayan sağır da kim?"


Bulunduğum sandal yürümez oldu.

Attığım her kürekte geriye gider oldum.

Ey denizlerin kralı! Ben yaralı bir kuş,

Geçmişin ve sevdanın kurşunuyla vurulmuşken,

Soluksuz atan kalbim ve paramparça olmuş ruhumla açıldım bu ölü denize.

Var gideyim yoluma, usulca aydınlık çökmüşken önüme.

Heybetiyle büyüleyen dalgaların efendisi konuştu:

"Ey cahil ve küstah! Yüreğin ne der, sen ne dersin,

Sevda öle bir şeydir ki bırak denizleri geçmeyi, okyanuslar dağlar aşsan,

Arkandan yağmur olup yağar, güneş olup açar, rüzgar olup eser,

Ve en kötüsü yangın olur yakar.

Sen burada kaybolmuşken ve ölümü ararken,

Benim denizim sana sadece mezar olur."


İrkilmiştim.

Korku birden bedenimi sarmıştı.

Aydınlık gibi önüme duran şeytanın vesvesesi ortaya çıkmıştı.

Yar değdi içime, hasret düşerken önüme pusulam oldu denizlerin kralı.

Kıyıya doğru vururken, sandalımın ne kadarda yara aldığını farkettim.

Ve döndüm:"Ey denizlerin kralı! Neden batmaz bu tahta parçası?"

Kral emin bir ses tonuyla:

"Sen insanoğlu var bak elleri göğe uzanan o masum kadına.

Her duasında yeniden var oldu o uyduruktan tahta.

Var git yoluna ve unutma o kadındır seni canından çok seven."


O zaman anladım yardır beni koruyup kollayan.

Şeytanın oynunu bozan, beni kendime getiren ve koca denizin kralını önüme seren.