İnsanın Olmanın Cilvesi

Bazen insanlar bir anına denk gelir ve şu zamana kadar yaptıkları tüm kötülükleri, hataları, yanlışları kafalarına dank eder. İşte o zaman anlarlar; her insan aslında yalnızdır. Sadece yanında olmasını istediği kişileri yanında bulundurarak hayattan zevk almaya çalışırlar veya öyle görüler.

O zaman anlarlar insanın doğada en vahşi bir hayvan olduğunu. Çünkü insanlar ulaşamadıkları veya kaybettikleri bir şeyin veya değerli bir parçanın arkasından sürekli olarak koştururlar. Elde edemeyeceğini bildiği halde gene koştururlar. İşte insanı vahşi yapan şey de budur. Zaten ona ulaşamadıkları zaman etrafındakilere veya yanında olması istediği kişilere zarar verirler. Ama şunu unuturlar; o sahip olmak istediği parçayı alamadıkları zaman koskoca bir boşluğa düşerler ve işte o zaman içindeki vahşiliği ile karşılaşırlar. Orası insanın kendi çukurudur. Oradan çıkmak bir o kadar da zordur.

Çünkü o kuyudan kendi başına çıkman lazımdır. Onu başardığın zaman oradan çıkmaya yaklaşmış olursun. Tam kurtulmuş değilsindir o karanlıktan. Tam kurtulmanın yolu sadece yanında olmasını istediğin kişilerin içindeki yerini doldurmadır. Çünkü karşındaki de bir insandır onun da bir vahşiliği vardır ve epey uzun sürer. Yani o kara delikten kurtulmak hiç de kolay değildir. Oradan çıkarken bir kural daha vardır. İçindeki vahşiliği, kırıcılığı orada eğiteceksin. Tekrar oradan kurtulduktan sonra elbette gene bir şeylerin peşinden koşucaksın. Ve koşarken etrafını kırıp dökmemen için bunu öğrenmek şarttır. Çünkü onlar sana üçüncü bir şansı vermezler. Çok nadir görülür üçüncü kere aynı hatayı yapan veya üçücü kez güvenenler. Ama bilmezler ki aynı hatayı veya aynı yanlışı hiçbir insan üçüncü kez terkrarlamaz.

İkincisinden ders alınmamışsa üçüncü sanşı asla haketmiyor demektir. Sana değer vermemiş demektir. Değer vermeyi de şöyle açıklayabilirim; karşındaki insanı kendi kalbinde veya beyninde bir takım arkadaşlarından ön plana koyarak ona sırtını dayayabilmektir. Çünkü bir kişi sizi veya karşısındaki insana bunu yapabiliyorsa o kişiye güvenmiştir ya da gerçekten sevmiştir.

İşte birine bu denli güvenebilen biri bazen hayatında çok büyük acılar çekebilir. Ama acıların on katı veya yüz katı kadar mutluk yaşar. Böyle insan karakteri çok nadir görülür ve hayatta çoğu şeyden korkarlar veya güvensiz yaşalar.