Peki Sen O Musun?

Kabul et "O" diye bahsettiğin 3. tekil şahıs değil, 1. tekil şahıs... Bu yüzden onun canı yansa senin canın yanar , o mutlu olsa sen mutlu olursun. Çünkü her şeyin onda, düşlerin de kabusların da. Aklın da onda, duyguların da. Aşk budur zaten, aşk "O"dur senin için. Peki onun için? Sen "O" musun? Eğer öyleyse ne mutlu, ama değilse?... İşte, işte o zaman tüm yük omuzlarındadır. Çektiğin acılar sana kalır. Sadece senin canın yanar ve en kötüsü de ona muhtaç yaşarsın mutlu olmak için. Sen 2 kişilik acıyı üstlenirsin, o sana karşılığında kendi mutluluğundan yüzde bir hisse verir. Sana yeterli gelir. Fakat farkına varamazsın ki onun aşkı için karın tokluğuna çalıştığının. İki kişilik işi tek başına yapıp sana düşen payı bile alamadığının. Belki kör değilsindir ama gözlerin de onda. Sana ne isterse onu gösterir. Sen de gördüklerini sorgulamadan inanırsın, tabi inancın da onda... Sana göz olanlara sırt çevirirsin. Gerçeği ayrılık geldiğinde görürsün. O senin gözünde  o olmaktan çıktığında sorgularsın; "Neden sevdim? Neden inandım?". Ardından keşkeler alır sırayı, ardı ardına sıralanır kelimeler. Sonra bi' yaz günü bağlandığın gelir aklına, Eylül'de dağılışınHalbuki yaz güneşine aldanmayıp Eylül'de sevseydin, seni Aralık bile yıkamazdı. O yüzden seveceksen Eylül'ün esintisinde sev, Aralık'ın kasırgası yıkamasın...