Lal Lir Kuşu

Ah be kadın neşem kaçtı artık o yüzümdeki aptal gülümsemem bile yok, artık her şey acı şalgam. Yürümek de istemiyorum uzaklara oturdum kaldım, bağırmak da istemiyorum sustum kaldım.

Ben hiç sitem nedir bilmezdim çiçeği toprakta sevmiştim artık koparıyorum.

Hep konuşurdum, artık bakkala bile derdimi anlatamıyorum. Artık mandalinayı bile sevmiyorum.

Ne kimseye kızıyorum ne de yanmayan sokak lambalarına küfür ediyorum. Zaten kime kızayım ki anca kendime sövüyorum.

Beni benden alan sen, evet sen, Hiç bir şey bilmemenin sebebi benim.

Kimse senin kadar masum ve güzel değil, ekmek değilsin ki be kadın bakkaldan alayım. Altın değilsin çalayım... Başkasın; sanki denizde tatlı su, yağmurda ağlamak gibisin bana; başkasın.

Hani tavşan için havuç, divit kalem için mürekkep, denizde kum, biberdeki tatlı acı neyse benim için de osun işte.

Başkasın be kadın, başka...

Hakkında o kadar saçma ve basit şeyler biliyorum ki neden diye kendime soruyorum. Mesela kupa bardaklarını neden seviyorsun, ben ince belliden vazgeçemiyorum.

Kendime bana ne be adam diyemiyorum ne gariptir ki ben de çocuk ağlama seslerini sevmiyorum. Diyorum ya hakkında bilinmesi en gereksiz bir çok şeyi biliyorum.

Acaba yazılarımı okuyor musun?

Her şeyi al bunu söyle bana o zaman sen de benim hakkımda her şeyi biliyorsun. Aslında benim sen olduğumu, sen ne seversen benim de onu sevdiğimi, ne yaparsan Lir kuşu gibi seni taklit ediyorum.

Sen başkasın, başkasın be kadın bense ben olamıyorum.