Uyan "ANNEM" Uyan da Kalk

"Annem" sırdaşım benim, bak ben geldim anne ne oldu sana neyin var söylesene? Kalk hadi anne kalk! Ninni söyle bana, hiç büyümeyen küçüğün geldi yine. Çok özledim be annem, çok özledim seni kalk da eskisi gibi sohbet edelim, gülelim ağlayalım, dertlerimizi paylaşalım beraberce. Annem benim, dur sakın kapatayım deme o güzel gözlerini dayanamam. Yaşayamam sensiz annem. Tek başıma bırakma beni şu koca dünyada. Nasıl yaşarım sensiz, ne yaparım bir düşünsene...

"Anne", annem aç gözlerini. Annem ne olur gitme! Yalvarırım bırakma beni. Söndürme evimizin ışıklarını; karanlıkta koyma bizi annem! Uyan da kalk, yatayım dizlerine, bakayım o gül yüzüne. Ninniler söyle, saçlarımı oksa yine... Ağlatma ne olursun annem beni. Nasıl dayanırım ben senin gidişine? Daha çok erken; gitme annem, gitme...

Dayanamıyorum be anne... Musalla taşına yatırdılar seni, baktım bir şöyle ya üşürse benim annem dedim kendimce. Sarmasın seni kimse kefene, almasın kara toprak seni içine. Nasıl görürüm o gül yüzünü nasıl içime çekerim kokunu gitme! Ben de ölürüm annem, gitme... Bak anne benimle beraber gökyüzü de ağlıyor gidişine. Babam yıkılmış kalmış bir köşede. Kardeşlerim çok perişan anne! Bak, görüyor musun herkes burada seni, dönüşü olmayan yolculuğuna uğurlamaya gelmişler. Bak anne, ne çok sevenin varmış senin. Bak da gör anne....

Neden anne, neden ya! Niye böyle oldu her şey? Sen yoksun ya evin içinde, her yer karanlık ıssız sanki... Senin gidişini fırsat bilen mutsuzluk ve hüzün evin baş köşesine bağdaş kurmuş. Şimdi evimiz hep sessiz anne... Ne gülen var ne ağlayan. Senin yerine yemekleri ben yapıyorum artık annem. Tıpkı sende gördüğüm gibi... Ama aynı tadı vermiyor be meleğim... İçine zehir katılmış sanki; her lokma boğazımıza takılıp kalıyor işte....

İnan gidişinle yıkıldık; perişan olduk. Meğer sen her şeymişsin bizim için bunu öğrendik be meleğim...