Yetiş Ya Muhammed, Yetiş Ya Ali

Ne günlere geldik? Kabil Habil'i vurdu ya; ilk katil ve ilk maktulden bu yana aslında. Can, canlar, analar, babalar, çocuklar ölüyor, hatta öldürülüyor. Peki neden? Ne hakkı vardı Kabil'in Habil'e? Ne hakkı vardı katilin maktule? Öyle günlere gelmişiz ki dostlar canın ne önemi kalmış ne de değeri. Hepimiz neden yaptı Kabil deriz ama her katil Kabil, her maktul de Habil değil mi?

Bu güne gelince petrol, altın, para, hepsi bir kenara zerre kadar kıymetli diyemeyeceğimiz şeyler için mesela; üç kuruş için cana kıyar olmuşuz. Haberlerde gazetelerde artık cinayetten başka şey göremez olmuşuz oysa can almayı gerektirecek hiç bir sebep yokken. Peki en büyük ayıbımız, hatamız ne? Bence kardeşin kardeşi öldürmesi hatta bizi birbirimize düşürmek isteyenlere kanıp birbirimize kıymamız da ayıbımızın cabası. Bizi sağcı - solcu, Alevi - Sünni, Türk-Kürt diye birbirimize düşürdüler; canını aldık birbirimizin. Kabil olduk çoğumuz. Oysa bırakalım can almayı kalp kırmak bile koca bir günah iken dinimizde.

Hem demiyor mu Sevgili:"Kalp kırmak Kabe yıkmak gibidir". Maalesef Sultanım bizler birbirimizi kırmayı geçtik, birbirimizin canını alır olduk. Peki çaremiz ne? Asıl çare Allah'a sığınmak, sakinleşmek, sabretmek ve de ateş yakıp bizleri kavurmayı amaçlayanlara o fırsatı vermemek. Ama nerede bizde o sığınma, o sabır, o sakinlik, o takva.

Yorulduk Rabbim yorulduk lakin akıllanmadık. Ne hallere düştük dostlar? İmdada yetiş Sultanım... Yetiş Ya Muhammed Yetiş Ya Ali.