Atatürk'e Mektup

Mustafa Kemal Paşam,

İlk önce merhabalarla başlamak istiyorum cümlelerime: Merhaba Paşam, selam olsun size. Umarım paşam demem sizi rahatsız etmiyordur. ben sizin uzun zamandır hayranınız olan ve size yakından ilgi duyan biriyim. Adım: İpek Ağlamaz. Kendi hayatımla ilgili pek fazla detaya mümessil olmayacağım; çünkü anlatmak istediğim uzun bir hikayem var. Umarım bu hikayem sizi sıkmaz.

Saygılarımla...

Mektupların neleri değiştirebileceğini düşünüyorum ilk önce. Ya da karakalemlerle yazılmış, ak kağıtlarda neler yazıldığını... Benim mektubum hiçbir zaman sahibine ulaşmadı paşam; çünkü hiçbir zaman sahibi olmadı mektuplarımın. Hep adressiz mektuplar yazdım beyaz kağıtlara, tekrar bana geleceğini bile bile yazdım. Neden mi Çünkü yalnızdım, ihtiyardım, yolcuydum. Kısacası çocuktum, toydum.

Kelimelerin kifayetsiz kaldığı şu üç dakikada içimde, içimdeki bende şu sözler parçalanıyor: Paşam, sizin gibi biri var mı bu dünyada. Şimdi kızacaksınız, böyle bir cümleyle neden devam ettiğimi soracaksınız. Paşam, bir öyküye başlıyorum: Sensizliğin belli başlı karanlığında yanarak tutuşarak... Anlıyorum, ölünce unutuluyor insan; ama sen hiçbir zaman unutulmadın Paşam.

Ölmek ruhların temizlenmesiydi bizim için. Aşkın kör karanlığında kuyunun dibini ışıksız görmekti.

Paşam, affet. Sevgiyle bağlandım sana. Çünkü sevmek koşulsuzdu. Ki sen hiç koşul tanımayandın yenilikte. Bu da aşkta bir yenilik, bir faşizm, bir soykırım değil mi? Ya da ben mi abartıyorum Paşam.

Gideni, geri getirmiyor hayat. Peki hayat bir gün yüzüme gülüpte seni bana getirebilir mi? Affet Paşam, sadece benim olmanı istemekle bencillik mi ettim? Ama sana böylesine koşulsuz ve böylesine aşikar bir sevgiyle bağlandığımı bile bile sevgimi karşılıksız koymayacaksız herhalde. Çünkü biliyorum nerde başı eğik biri, nerde sevgiye muhtaç bir çocuk varsa ordasın.

Ve biliyorum, her mektubum gibi bu mektubum da karşılıksız Paşam. Biliyorum bu gerçeği. Bu gerçekle eriyor, bu gerçekle bitiyorum; ama şunu biliyorum ki, her gün yeni bir gün ve her gün yeni bir sen. Paşam, güneş gibi doğuyorsun her gün.

Ve bugün rüyalarımı süsleyen sen, yarın sana kavuşacağım diye çırpınan ben. İşte bugün o gün Paşam. Bugün 10 kasım. Acının da güzel bir yanı var bugün. Sıcaklığını bir kez daha hissesiyor, ellerine dokunuyorum. Terk edilmiş bütün sensizlerin gözüyle ağlıyorum sana.

Ve biliyorum, bu mektubum artık bana geri gelmeyecek Paşam. Bu mektup sana gelmese bile senin yolundaki Mustafa Kemallere gidecek. Ve bugün herkes senin için bir daha, bir daha ölmek isteyecek.

BUGÜN SENİN GÜNÜN Paşam!

Ölüm günün değil, doğum günün kutlu olsun

SAYGILARIMLA. ...

İpek Ağlamaz