Gündüz Ve Gece

Selam verdim bugün güneşin endamlı doğuşuna,

Tıpkı her sabah kahvaltını odaya getirdiğim gibiydi güneş,

Gülümsedi, İstanbul’da eşlik etti ona.

O an hiç karanlık olsun istemedim içimden,

Gece aynı değil ki birtanem,

Güneşe selam verdiğim gibi selam veremem

Ona yalnızca içimdeki yalnızlığı, dertleri yolcu edebilirim.

İstanbul bile şahit bozulmuş aşkların haykırışlarına.

Neyse, anlata anlata güneş sıkıldı, sıkıldı ki batıyor elvedalarla.

Kim bilir, yarın için yeni gülücükler toplamaya gitti belki de.

Ben yine geceyle baş başayım seninle olamadığımız gibi,

Ay bana bakıyor ben aya,

İkimiz de mahçub, ikimiz de yalnız.

Anlatsa ay dertlerini belki de ben utanırım dertlerimin küçüklüğünden.

Bir şarkı açtım, en sevdiğin

Hatta en sevdiğimiz.

Yeniden diyordu sözlerin içinde bir yerlerde.

Bizim için miydi bu şarkı?

Yalnızlığımı duyduki güneş tekrar doğuyor.

O da dinlemiş sanırım bu şarkıyı.

Yeniden demiş ki doğuyor tekrar, kanunu böyle.

Sen de öyle olsan razıydım aslında

Gündüz doğup, dertlerime derman olsan,

Gece olup sadece bakışsak aşkın derinliğine kapılarak.

Ne düşünüyordur acaba gündüz ve gece, benim hakkımda.

Anlıyorlar mıdır beni?

Yoksa yalnızca avutmak içinmiydi onca hareket.

Bilmem belki de ben fazlayım onlara, sana olduğum gibi.

Çaresizim her günümden biraz daha fazla.

Savaşıyorum, ölümü ödül görerek bu aşk için.

Ağlamak geliyor içimden ama tutuyorum.

Utanmam ağlamaktan, utananlar utansın.

Sadece seni kırmaktan, üzmekten korktuğum için ağlayamam.

Ama bir ümidim de ağlarsam süzülen gözyaşlarımdan,

Düşersin bir damla gibi tekrar yanımda olursun,

Olmayacak duaya amin demek gibi sanki.

Bak bugün de bitti, benim bittiğim gibi.

Yine aynı değişen birşey yok, tek şeyden farklı.

Ben yokum artık, elveda,

Elveda tıpkı gündüz ve gece gibi.