Def Edemedim

Sorgusuz sualsiz girdi kapıdan,

Ne yaptım, ne ettiysem gönderemedim,

Gidip bir çanak bal istedim, verdi arıdan,

Ben bu yare sözümü, dinletemedim.

Dağlar taşlar anladı da aşıklığımı,

Gidip de hiçbir insana bahsedemedim,

Haykırdım kayaların üzerinde destanlarımı,

Yanına gidince iki kelam edemedim.

Gözleri şahlanıp girdi gönlümden,

Önceden fark edip de dur diyemedim,

İçirdi sevdanın trajik zehrinden,

Denizde yuttuğum su gibi, dur diyemedim.

Ne zaman gitsem yanına dilim kitlendi,

Sevdiğimi ona söyleyemedim,

Bir görsen, sanki bakışları Cennet’ten idi,

Göz göze gelince, can veremedim.

Aşıklığım mısra oldu kâğıtlara,

Utancımdan birini de gönderemedim,

Sakladım, biriktirdim yastık altında,

Yatarak uyuyanlara imrendim.

Cam kenarında anlattım ay ile yıldıza,

Gidip de yanına, gel diyemedim,

Meğer o da beni düşünürmüş gece olunca,

Geç kaldım zamana, dur diyemedim.

Davullar, zurnalar çaldı köyümde,

Bense yapayalnız odamda, kalbimi deştim,

Gece olunca kâğıt kalem önümde,

Sabahlara kadar, ondan bahsettim.

Çıldıroğlu söyleyemedi yare,

Bir ömrü geçirip gitti böyle avare,

Bak seneler geçti, saçlarıma aklar düştü de,

O yari gönlümden def edemedim.

Serkan ÇILDIROĞLU