Kalan Olabilmek Zor

Hepimizin bir yerlerde bitmek tükenmek bilmeyen, kapanmak bilmeyen yaraları var aslında. Her defasında kapatmaya çalıştığımız biz kapatmaya çalıştıkça başkalarının açmaya çalıştığı her defasında açtığında da kanatmadan kapatamadığı yaralarımız var. Bir yerler de tek başımıza bazen bir duvar köşesinde bazen bir yorganın altında sesimiz duyulmasın diye hıçkıra hıçkıra ağladığımız gözyaşlarımız var.. Kaçmak istiyorsun bazen gitmek istiyorsun gitsen, gidebilsen herşey bitecekmiş gibi gelen ama kendimizi avutmak istediğimiz o kaçma planlarından birini her zaman hepimiz yapmışızdır çünkü kaçmak, kaçmak artık tek çare olarak görmüşüzdür.. Gitsen bitecek gibi ama bitmiyor yaşadığın şehirden, insanlardan kaçabilirsin peki ya kendinden kendinden kaçabilir mi bir insan?. Hergün kendine baktığı o aynalardan kaçabilir mi? Onu da yaptın ve hiçbir aynaya bakmadın peki ya vicdanından kaçabilecek misin? İç sesinden kaçabilecek misin? İnsan en çok kendi içindekilerle konuşurmuş, sen içindeki sesleri susturabilecek misin? Vicdanını kapatabilecek misin? Kaçmak çözüm olmadı hiçbir zaman ne kendine gelebildi giden ne de kapandı bütün yaraları, kaldı ve savaştı vicdanıyla, içindeki sesiyle savaştı belki çaresiz kaldı, umudunu yitirdi, yoruldu ama giden değil kalan oldu.. Gitmek neyse de kalan olabilmek zor..